12 Ekim 2018

Oğuz Atay "Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok."

 Kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.
 
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim.

Bazılarımız şiirlere, şarkılara, filmlere, kitaplara tutunuyor. Sanırım artık insan, tutunamıyor insana.

Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz.

Herkesin istediği gibi yaşadığı uzak bir ülkenin özlemini duyuyorum.

Kelimeden önce de yalnızlık vardı.. Ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık.

Çok yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. Kimseyi yarı yolda bırakamam; bende ‘alçaklık’ korkusu var.

Ölüm değilse bizi ayıran, yazık olmuş, hata yapmışız.

Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler ağzına dolar insanın sussan acıtır konuşsan kanatır.

Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da anormal dediler.

Öyle güzel gürlüyordunuz ki. Size kapılmamaya imkan yoktu. Çevrenizdeki bütün sahtelikleri öyle güzel aydınlatıyordunuz ki.

İnsan, her sözü kuşkuyla karşılıyor artık. Gerçekle düş birbirine karışıyor. Yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz...
 
Alışkanlıktan başka bir şey bilmedikleri için, sizin de yokluğunuza alışacaklardır.
 
Çok şey vardı anlatılacak, 
O yüzden sustum. 
Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı, 
Sen duydun mu sustuklarımı?
 
  Kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.
 
Kendimize isimler vermeyelim, yaptığımız işlerle varolalım...

Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi...

Oysa bizim bütün güzelliğimiz, yaşadıklarımızla düşündüklerimiz arasındaki acıklı çelişkinin yansımalarından ibaretti...

Yalnız yaşayan insanların, kendi içlerinde başlayıp biten eğlenceleri vardır...

Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım...

Sana sığınıyorum, beni geceye teslim etme...

Her şey güzel olacak
Bu da geçecek
Sen güçlüsün
diye diye yolu yarıladık bak...