28 Ocak 2017

Mustafa Kemal Atatürk ile

Mustafa Kemal ile ilk kez Balıkesir'de karşılaşır. 
Atatürk Neyzeni çağırdı ve Neyzen'in elini kalbinin üstünde uzun bir süre tuttuktan sonra:
...Ne büyük, kuvvetli ruhun var, dedi.
...Neyzen ne istersin.söyle?
--Sayende herşeyim var, Teşekkür ederim.
...Bir şey iste canım!
...Bir nüfus tezkeresi versinler, emrediniz.
Mustafa Kemal hayretle; "Senin nüfus tezkeren yok mu?"
...Hayır, bundan evvel hükümet yoktu ki nüfus tezkerem olsun!


 Fasulyeye Benziyor
İkinci Meşrutiyet döneminde nazırlığa getirilen bir zat, çok geçmeden yeğeninin vali olarak atanmasını sağlar.
Karşılaştıklarında, Neyzen:
--Maşallah, kardeşinizin oğlu tıpkı fasulyeye benziyor.
--Genç yasta vali oldu, neden fasulyeye benzesin?
--İşte bende onun için benzetiyorum ya. Fasulye de sırığa sarılarak büyür.

Çalarken
Soruyorlar:
--Neyzen, çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?
Maliye Bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemidir.
Neyzen: "Maliye Vekili değilim ki, çalarken zevk alayım"

Fıçı
Neyzen Tevfik'e doktor içkiyi men etmişti. Fakat Peyami Safa bir gün üstadı ziyarete gittiğinde odanın bir köşesinde bir fıçı şarap gördü.
-Bu ne bre üstad? Diye sordu. Hani sen artık içmeyecektin?
-Ne yaparsın, oğul, içmezsem kuvvetten düşüyorum.
-Peki, içkinin faydası oluyor mu?
-Ne diyorsun olmaz olur mu? Mesela bu fıçı buraya ilk geldiği zaman yerinden kımıldatamıyordum, şimdi iki elimle kaldırabilirim…

Ben Yumurtlamadım
Neyzen Tevfik'e muharrir yazacağı romanı anlatıyordu. Sonuna gelince
Neyzen yüzünü buruşturdu:
-Bu mevzuu beğenmedim!..
-Öyle ama, siz hiç roman yazmadınız. Nasıl fikir yürütüyorsunuz?!.
Neyzen Tevfik kızdı:
-Ben yumurtanın da iyisini, bayatını anlarım. Fakat hiç yumurtlamadım!...

Nasil görüyor ?
Birinci Dünya Savaşında iki gözünü kaybeden bir tanıdığıyla söyleşmektedir. Tanıdığı sorar:
--Durumu nasıl görüyorsun Tevfik'ciğim?. Neyzen "karanlık" diyecekken vazgeçer,
--Sizin gördüğünüz gibi, diye cevap verir.

Yol veririm
Meyhanenin tuvaletine giderken, daracık koridorda bir kabadayı ile karşılaşır. Birinden birinin kenara çekilmesi gerekmektedir.
Neyzen, "Müsaade et, geçeyim" der.

Sarhoş kabadayı, "Sen kime kafa tutuyorsun babalık, ben senin gibi ciğeri iki para etmezlere yol vermem " diye aksilenir. Neyzen hemen kenara çekilir, "Ben veririm " der.

Bulunur ama?
Neyzen'in bir arkadaşı meyhaneye girer ve garsona sorar;
--Bizim Neyzen burada mi?
--Burada beyim. Sağdan besinci masa.
O masada Neyzen'i göremeyen adam geri döner:
--Gitmiş...
--Affedersiniz beyim, kabahat bende. Masanın altına bakin dememiştim size...

Evin yolu
Aksaray'da bir ev kiralar. Yeni taşındığı sıralar, geceleri meyhaneden dönerken ara sokak içindeki evini bulmakta güçlük çekmektedir. Bir gece, karsısına çıkan Bekçi’ye:
--Bekçi baba, Neyzen Tevfik buralarda bir yerde oturuyor.  Sen evini biliyor musun?
--Neyzen Tevfik sensin ama beyim!
--Ben sana kimim diye sormadım, Neyzen Tevfik'in evini sordum...

Kırk yıllık ölü
Dr. Fahrettin Kerim Gökay "içkinin zararları" konulu konferansını vermektedir. Bir ara:
--Rakının her kadehi, hayatımızı bir saat kısaltır, der.
Dinleyiciler arasında olan Neyzen yerinden fırlayıp bağırır:
--Eyvah, yandık!
--Hayrola?
--Hesap ettim, meğer ben öleli tam kırk yıl olmuş!!!