24 Ekim 2016

Eduardo Galeano - Aynalar

Aynaların içi insanlarla dolu.
Görünmez insanlar bizi görürler.
Unutulmuşlar bizi hatırlarlar.
Biz aslında onları görürüz görürken kendimizi.
Peki, biz gidince. onlar da mı giderler?
 

Kaybolan Şeyler:Barış ve adalet haykırarak doğan yirminci yüzyıl kanın içinde boğulmuş olarak öldü ve bulduğundan çok daha adaletsiz bir dünya bıraktı arkasında.
Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmi birinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte.
Ben çocukken, dünyada kaybolan her şeyin Ay’a gittiğine inanıyordum.
Ne var ki, Ay’a giden astronotlar orada ne tehlikeli rüyaları ne tutulmayan vaatleri ne de kırık umutları buldular.
Eğer bunlar Ay’ da değilseler, neredeler o zaman?
Yoksa dünyada kaybolmadılar mı?
Yoksa dünyada saklanıyorlar mı?
 
 
 Kitabın kapağında da yazdığı gibi, “Neredeyse Evrensel Bir Tarih” ⁣
 
" Tanrının şaheserleri mi yoksa Şeytan’ın kötü bir şakası mı olduğumuzu artık bilmiyoruz. Biz, insancıklar:⁣
Her şeyin yok edicisiyiz,⁣
hemcinslerimizin avcısıyız,⁣
atom bombasının, hidrojen bombasının ve insanları öldürürken nesnelere hiç zarar vermediği için bunların arasında en faydalısı olan nötron bombasının yaratıcılarıyız,⁣
makineler icat eden,⁣
icat ettiği makinelerin hizmetinde yaşayan,⁣
içinde yaşadığı evi yiyip bitiren,⁣
kendisinin içeceği suyu ve kendisine yiyecek veren toprağı zehirleyen,⁣
kendisini kiralayabilen ya da satabilen ve kendi benzerlerini kiralayabilen ya da satabilen,⁣
zevk için öldürebilen,⁣
işkence eden,⁣
tecavüz eden yegâne hayvanlarız.⁣
Ama aynı zamanda da,⁣
gülen,⁣
uyanıkken düş kuran,⁣
ipekböceğinin salyasından ipek yapan,⁣
çöplüğü güzelliğe dönüştüren,⁣
gökkuşağının tanımadığı renkleri keşfeden,⁣
dünyanın seslerine yeni müzikler katan⁣
ve gerçeklikle hafıza dilsiz olmasın diye⁣
yeni sözcükler yaratan yegâne hayvanlarız…"