05 Eylül 2016

Haydar Ergülen - Kağıt / İdiller Gazeli



Kağıttan ayrılıyorum, burda terkediyor beni 
yurdum, burdan ötesi zarfını ağırlaştırıyor 
son defa yerine çok yazılmış bir mektubun, 
kestim dallarını çünkü arkadaşlarımın 
eski sözlerimin yetişemeyeceği bu kayık nasılsa 
taşır beni, nasılsa benden once de varılmış 
o sahili bulurum, varsın karşıma çıksın 
peşinde olduğum şehir, benim de suçum bu 
olsun, kağıttan daha ağır olamaz ya, 
ev ödevi gibi oturduğum şehirlerdeki 
yokluğum: şehrin mektubu gelme bana 
elveda Gözdemi bir cümle daha terkediyor 
- o cümleyi çocukluğum için kurmuştum
- çocuk ki kaybolmuş bir şiirin nakaratıdır 
onu terkediyorum, beklemediğim bir mektubu 
terkeden ve terkederken beni ıssız 
adası arkadaşlığın, bu gövdeye taşınacak 
eski bir ruh arıyorum, bu kağıttan kaygıyı 
susturacak ağır bir söz arıyorum, çoğu bana 
sayılsın, boş kalsın kağıtta bir yerim varsa 
Boşluğuna kıyacağım ne kaldığı kağıttan başka? 

 İdiller Gazeli
gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış
gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak
sen bir şehir olmalısın ya da nar
belki granada, belki eylül, belki kırmızı
gövden ruhunun yaz gecesi mi
ne çok idil, çok deniz, çok rüzgâr
çocukluğun tutmuş da yine âşık olmuşsun
sanki bana, sanki ah, sanki olur a
aşk bile dolduramaz bazı âşıkların yerini
diye övgü, diye sana, diye haziran
heves uykudaysa ruh çıplak gezer
gazel bundan, keder bundan, sır bundan
gözlerin şehirden yeni ayrılmış
gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan
hadi git şehirler yık kalbimize bu aşktan.