25 Ağustos 2016

Yeter ki sonu iyi bitsin - W. Shakespeare

 
Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık
400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Yeter ki Sonu İyi Bitsin’de farklı sınıflardan iki gencin aşk öyküsünü konu alır. Oyun bir aşk serüveni ile taşlama arasında gidip gelir. Yazarın öteki komedyalarındaki neşeli çıkışlar, eğlendirici ezgiler, danslar, duygulu aşk sahneleri, oyun içinde oyun ve cümbüşlü geçişlere rastlanmaz. Kişilerin tutum ve davranışları da alışılagelenden farklıdır. Bu eserin Shakespeare oyunları arasında bir sorun komedyası olarak ayrı ve önemli bir yeri vardır.
 

Baban gibi ol davranışlarında ve tavırlarında 
Soyun, meziyetlerin yol göstersin sana Gönlündeki ülken için, 
Ve dürüstlüğün ortak olsun ilk evlatlık hakkına.

Herkesi sev, azına güven, haksızlık etme hiç kimseye.
Kaba güçle değil, zekanla çık düşmanının karşısına
Kendininmiş gibi savun dostunun hayatını.

Benim için herşey bitti artık.
Bertram'la birlikte hayatım da gitti.

Bu tıpkı göklerdeki parlak bir yıldızı sevip
Onunla evlenmeyi düşünmek gibi.
Oysa o kadar yukarılarda ki o.
Onun dünyasına giremediğime göre,
Yetinmeliyim uzaklardan gelen parlak ışığıyla.
Kendi kendinin işkancecisi oldu sevgimin istekleri:
Bir aslanla çiftleşmek isteyen dişi geyik,
Sevgisi uğruna ölmek zorundadır.
Her an, her saat onu görmek güzeldi, ama işkenceydi
Ne güzeldi onun kemerli kaşlarını,
Şahin gözlerini, dalgalı saçlarını gönlümün tuvaline çizmek.
Ne kadar başarılıydı yüreğim,
Kaydederken yüzündeki her çizgiyi, her anlamı.
Ama şimdi gittiğine göre,
Benin tapınan hayalim kutsamalıdır ondan yadigar kalanı.

Çoğu kez kendimizdedir derdimizin devası,
Oysa göklerde ararız hep yerde bulacaklarımızı.
Göklerdeki yazgımız bir fırsat verir her zaman,
Ama biz akılsızsak geri çeker planlarımızı.
Aşkımı bu kadar yükseklere çeken hangi güçtür?
Onu hayalimde canlandırırım her an.
Ne yazık, hoş görülmez onu görmem kanıyla canıyla!
Doğa herşeyi birbirinden farklı yaptığı halde,
Sanki bizler eşit yaratılmışız gibi,
Birleştiriyor sarmaş dolaş ediyor bizleri.
Mutsuzlukların bedelini ince eleyip sık dokumak için.
Alışılmadık şeyler yapmak imkansız olurdu.
Ve heralde yaparlardı yapılması gerekeni.
Değerini göstermek için çabalayıp da,
Sevdiğini kaçıran kimse var mı acaba?

Unvanı yok diye sevmezlik etme!
En umulmadık yerden erdem yeşerirse,
Onu yapan çıktığı yeri de yüceltir.
Erdem yoksa eğer, unvanlarla şişindiğimiz yerde
Sabun köpüğüdür onur dediğimiz şey de.
İyi olan için unvana gerek yoktur;
Nitelik unvanla gelmez, ama kötülük gelebilir.

Soyluluk hemen he an mezar taşına yazılan,
Bizleri tutsak eden akıl çelen bir sözcüktür sadece,
Aldatıcı ölü bir ganimettir.

Karanlık bir yuva, sevilmeyen bir eş yanında,
Savaş hiç de zor bir iş değil.

Yabancılar ve düşmanlar ayırmayı sever,
Öpmeyi değil.

Yitirdiği onuru kazanamaz asla kılıcı.

Güllerimiz bir kez topladınız mı,
Bize batsın diye dikenlerimiz kalacak yalnızca
Ve kayıtsızca alay edeceksiniz çorak çıplaklığımızla.

Bazen yüzlerce yemin gerçeği var edemez,
Ama bazen de tek bir yemin gerçeğin kendisidir.

Birbirine benzermiş erkeklerin yemini.

Bazen kaybettiklerimizle ne kadar büyük bir rahata kavuşabiliyoruz!

Yeter ki sonu iyi bitsin;
Her şey kralın huzurunda sonuçlanacak.
Nasıl biterse bitsin,inceldiği yerden kopsun,
Şan şöhret getirecek bu son.

Önemsiz bir fiyat biçeriz sahip olduğumuz ciddi şeylere,
Onları tamamen kaybetmeden anlamayız değerlerini.
Gönül kırmak daha çok kendimize haksızlıktır,
Önce sevdiklerimizi yok eder,
Sonra da ağlatır bizi küllerinin ardından.
Sonra sevgimizin aklı başına gelir geç de olsa,
Feryat eder görünce neler olduğunu;
Utanç verici nefret, aşkımız uyurken bastırır bizi,
Sevdiğimizi yok ederek doyurur kendisini.

yeter ki sonu iyi bitsin (w.shakespeare)