06 Nisan 2016

Honoré de Balzac - Vadideki Zambak

Vadideki Zambak, olağanüstü gözlem yeteneği ve insan doğasını derinden kavrayışıyla klasik roman türünün tartışmasız en önemli ustalarından biri olarak kabul edilen Honoré de Balzac’ın, “İnsanlık Komedyası” adlı anıtsal yapıtının “Taşra Yaşamından Sahneler” başlığı altında yer alan en önemli, en ünlü kitaplarından biridir. Dünya edebiyatının en hüzünlü ve ihtişamlı aşk öykülerinden biri kabul edilen yapıt, Fransız Devrimi sonrasında şekillenen toplumsal ve siyasal hayatı ustaca yansıtmasıyla da başka bir derinlik kazanır. “Müthiş bir edebiyatın hazzına varabileceğiniz en önemli eserlerden biri; Balzac’ın tüm eserlerinde olduğu gibi.” MARCEL PROUST  


 Dünya edebiyatının en önemli isimlerinden Honoré de Balzac’ın ölümsüz eserlerinden “Vadideki Zambak”, Fransız Devrimi’nden sonra toplumun dönüşümünü konu alıyor. Balzac'ın kendine has gerçekçiliğiyle örülü bu roman, Cemal Süreya çevirisiyle yeniden okurlarıyla buluşuyor.
 
 İnsanlık Komedyası’nın Töre İncelemesi ayağında Taşra Yaşamından Sahneler başlığı altında yer alan Vadideki Zambak 1836 yılında yayımlandı. Roman, gençlikten yetişkinliğe uzanan yolu, evli bir kadına duyduğu aşkla kateden Felix’in hikâyesini anlatıyor.
 
 
 
"Sonradan görme insanlar maymun gibidir, maymun becerikliliği vardır onlarda. Yukarıda görür insan onları, tırmanırken çevikliklerine hayran kalınır ama doruğa ulaştıklarında artık yalnızca ayıp yerleri görünür.
 
Bütün bir gün boyunca ayaklarımın dibine uzanarak sessizce yatabilirdi. bana bakarak dalar, bir cariye gibi sevişme gelmesini çabuklaştırmaya çalışırdı. Zevk yönünden bayağı verimli, bir zevkleri deneylerin yarattığı bilgilerle çeşitlendiren ama bilgisini tuksunun taşkınlıkları altında gizleyen bir aşkın kışkırtıcı hazların pençesinden geçirdiğim ilk altı ayı hangi sözcüklerle anlatmak mümkün olabilir bilemem.
 
Cinsellikten uzak bir aşk isteklerin şiddetiyle ayakta kalır. Sonra hiçbir yönden size benzemeyen biz erkekler için öyle bir an gelir ki, her şey acıdır. Bizde öyle bir güç vardır ki onu kullanmaktan vazgeçtiğimiz an artık erkek olmaktan vazgeçmiş oluruz. Kendisini besleyen besinden yoksun kalan yürek kendi kendisini yer, ölüm değilse bile ölüm öncesi bir durum sayılan bir bitkinlik duyar. Doğayı uzun süre aldatamazsınız, en küçük bir fırsatta çılgınlığa benzer bir güçle uyanır."