31 Mart 2016

Walt Whitman 'Özgürlük'

Özgürlük
 Çoğu insan özgürlüğü yanlış anlıyor, hatta bazen onu doğru olarak anlayan kimseyle henüz karşılaşmadığımı düşünüyorum. Tüm evren Mutlak Yasalar’dan ibarettir. Özgürlük eylemlere ancak yasalar kapsamında olduğu sürece serbestlik sağlar.

Gerileyen, gelişmemiş olan, dar zihinli ancak sayıca daha fazla olanlar için özgürlük düşüncesi, yasalardan kaçmak demektir ki bu elbette imkansızdır. Tüm dünyevi zenginliklerden daha değerli olanı özgürlüktür; acı çekerken kendini sıkmaktan ve kilise kurallarının darlığından özgürleşmek; davranışlarda özgürleşmek, kılık kıyafette, eşyada özgürleşmek; yerli modaların dayatmalarından ve saçmalıklarından özgürleşmek, siyasi partilerin gösterilerinden ve siyaset kurallarından tamamen özgürleşmek ve hepsinden iyisi, hemen her birimizin özgürlük kavgası yapıp durduğumuz halde esiri olduğumuz kusurlu alışkanlıkların, nefsin zorba egemenliğinden tamamen özgürleşmektir.

   Böyle bir serbestlik anlayışıyla gerçek demokrasiye, onun yüksekliğine ulaşabilir miyiz? Bizler doğumdan ölüme kadar, her hareketi ve zamanın her dakikasını kapsayan karşı konulmaz yasalara tabi olduğumuz halde bir paradoksun eseri olarak bundan kaçıp özgür iradeye sığınmaya çalışırız. Oysa tuhaf da görünse bizler özgürlüğe sadece yasaların bilgisiyle ve onlara üstü örtülü bir boyun eğişle erişebiliriz. İnsan iradesinin, insanın özgür ruhunun önemi sözlere sığmayacak kadar büyüktür. Ancak yasaları anlayarak ve onlara uyarak gerçek özgürlüğe ulaşılabilir. Çünkü, Özgürlük Yasası en mutlak ve yüksek olandır.

  Sığ anlayışlarda özgürlük; kendini tüm yasalardan, tüm kısıtlardan muaf tutmak olarak görülmektedir. Bilge olanlar ise tam tersine bunda yasaların yasasını görmektedir, yani şuurlu iradenin veya insanın bir parçasının; tüm zamanlar boyunca varolmuş, tarihte yer etmiş, ölümsüzlüğün ispatı olan, tüm nesnel dünyaya ahlaki bir amaç ve insanlığa saygınlığını veren; evrensel, ebedi, ve şuursuz olanla birleşmesini görmektedirler.

Çeviren: Işık Uçkun