Atatürk milliyetçiliğinin
diğer milletler hakkına saygı duyduğunu belirtmiştik. Bu konuda
Atatürk şöyle söylemiştir: "Gerçi bize milliyetçi derler, ama
biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği eden bütün milletlere
saygı ve ilgi gösteririz. Onların milliyetçilerinin bütün gerçeklerini
tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde bencilce ve mağrurca bir
milliyetçilik değildir".
Atatürk, böylece üstün bir milliyetçilik anlayışına erişmiştir. O'na göre, "en uzakta saydığımız bir olayın, bize bir gün dokunmayacağını bilemeyiz. Bunun için insanlığın hepsini bir vücud ve bir milleti bunun organı saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan bütün organlar etkilenir. Dünyanın bir yerinde bir rahatsızlık varsa banane dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlıkla tıpkı kendi aramızda olmuş gibi ilgilenmeliyiz."
Atatürk böylece bütün milletlerin bir arada ve işbirliği içinde olmasını istemektedir. Bütün insanlar barış ve kardeşlik içinde yaşamalıdırlar. "İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlık dışı ve son derece esefe değer bir sistemdir. İnsanları mutlu edecek tek araç, onları birbirine yaklaştırarak, onlara birbirini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan hareket ve enerjidir."
Atatürk, büyük insan topluluklarının her türlü dertlerinden arındırılmalarını ister ve üstün bir görüşle bütün insanları dünya vatandaşı olarak niteler. "Eğer sürekli bir barış isteniyorsa, insan kütlelerinin durumlarını iyileştirecek uluslararası tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın tümünün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir. Dünya vatandaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak biçimde eğitilmelidir".
İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermek üzere olduğu bunalımlı günlerinde Atatürk'ün görüşleri eşine az rastlanır bir insanlık sevgisini dile getirmektedir. Aynı yıl Atatürk "Bütün dünya milletleri aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşgullerdir" diyerek, ırkçılara meydan okuyordu. O günlerde bütün insanları dünya vatandaşı olarak niteleyen Atatürk, gerçek insan sevgisini içtenlikle ve çok özlü biçimde belirtmiş sayılı önderlerden biridir.