Koca bir dağı bir anda yıkabilir misin?
Kalbinin üzerine katman katman döktüğün katranları da bir anda temizleyemezsin. Bunları bir anda temizlememen gerekir. Hemen tam bir temizliği insanoğlu kaldıramaz; ya delirir ya da inanç sistemini sorgulamaya başlarsın. Yavaş yavaş, sindire sindire. Özünüzle buluşmak için acele etmeyin. Acelecilik sizdeki katmanların azalmasına değil artmasına yol açar.
Uygulama:
Yalnız olarak rahat bir ortama girin. Çevrenizdeki herhangi bir varlığa odaklanın; bir yaprak, bir çiçek… Onun enerjisiyle bir bütün olduğunuzu düşünün, ondan farkınız olmadığını düşünün.
Saçma mı geldi? O zaman yapmayın, hazır değilsiniz…
Onunla bir bütün olduğunuzu, o olduğunuzu hissedin. Onun karşılaştığı zorlukları kendiniz karşılaşmış gibi hissedin. Onun etrafına yaydığı güzellikleri de siz yayıyormuşsunuz gibi hissedin.
Sırayla bu tekniği hayvanlar ve en son da hiç tanımadığınız insanlarla deneyin. O hissi yakalayabilirseniz, o varlığa bir daha asla eskisi gibi bakamazsınız.
Hiçbirinizin birbirinizden farkı olmadığını, birbirinizin tamamlayıcısı olduğunuzu ve her birinizin özünün ne kadar güzel olduğunu anlarsınız.
Madde aleminin insanoğluna giydirdiği katman katman elbiseye bakma. Onun saf, temiz, çıplak olan özüne bakmayı öğren. Hiçbiriniz birbirinizden farklı değilsiniz. İyi insan kötü insan diye birşey yok. Eksikliklerini fark eden ya da henüz fark etmeyen insan vardır. Bunu sakın unutma…
Engeller Gelişiminiz İçindir
Özünüz öyle muhteşem, öyle saf, öyle temiz ki. Çünkü onda “Tek” olandan bir parça var…
Birer tohumsunuz siz. Düzgün mükemmel tohumlarsınız. Dünya’ya, madde alemine saçıldınız, toprakla buluştunuz, filiz vermeye başladınız. Fırtına, rüzgar, kuraklık gibi dış etkenler sizin özünüzün ne güzel bir tohum olduğunu unutturdu.
Büyük bir mücadele başladı. Siz mücadele ettikçe dış etkenler daha da arttı. İsyan ettiniz. Neye, kime, niçin isyan ediyorsun? Bu oyunu sahneye koyan da, oynayan da, seyreden de sensin.
Halbuki, gelen fırtınanın senin bitkini nasıl güçlendirdiğini düşünsen, bir sonraki fırtına için daha hazırlıklı olmanı sağladığını düşünsen, sabırla o fırtınanın sana öğrettiği bilgiyi içine alsan, bir daha öyle bir fırtınayla karşılaşmazsın.
Karşınıza çıkan her engel sizin gelişiminiz içindir.
Karanlık Zannettiğin Aydınlık
Kim bilebilir senin içindeki zenginliği senden başka. Ararsın senin içindekini birinin söylemesini, sana yol göstermesini. Boşuna; bu zamanda böyle birini bulamazsın. Herkes kendi iç dünyasını anlamakla uğraşırken kimse kimseyle ilgilenemez. Siz beşer varlığınızla anlayamazsınız fakat hepiniz kalplerinizin derinliklerinde hissediyorsunuz, kum saatindeki kumların azaldığını.
Bilmeden, aradığınızın ne olduğunu bilmeden, istediğinizin ne olduğunu bilmeden aramak. Karanlıkta yolunu bulmak için bir ışık ararsın, küçücük bir ışık, yolunu aydınlatacak, bilmediğin, karanlık ama bir o kadar da muhteşem bir çekimin olduğu yolu aydınlatsın diye. Kimseyi arama sana fener tutması için; kalbine bak, bak nasıl ışıldıyor, pürüzsüz, kesiksiz bir ışık. Dikkat edersen, o ışığın önündeki yoldaki her zerreyi nasıl aydınlattığını görürsün.
Sır sensin. Senin kalp ışığının aydınlattığı gibi hiç bir beşer varlık senin yolunu aydınlatamaz. Her varlık kendi yolunu kendi aydınlatabilir. Yolun sonunu mu merak ettin, ne mi var? Teklik var, bir olmak var, sen varsın. Asıl senle buluşma var. Bunu kalbinin derinliklerinde hissediyorsun, bunun için sana zifiri karanlık gelse de, bu yolda yürümek istiyorsun. Onun için bir rehber arayıp duruyorsun…
Bu zamanda dünya realitesindeki varlıklar kendilerine rehberlik yapabilecek durumdadırlar. Sadece ilk kıvılcımı yakacak birilerine ihtiyaç duyabilirler.
Yalnız olarak rahat bir ortama girin. Çevrenizdeki herhangi bir varlığa odaklanın; bir yaprak, bir çiçek… Onun enerjisiyle bir bütün olduğunuzu düşünün, ondan farkınız olmadığını düşünün.
Saçma mı geldi? O zaman yapmayın, hazır değilsiniz…
Onunla bir bütün olduğunuzu, o olduğunuzu hissedin. Onun karşılaştığı zorlukları kendiniz karşılaşmış gibi hissedin. Onun etrafına yaydığı güzellikleri de siz yayıyormuşsunuz gibi hissedin.
Sırayla bu tekniği hayvanlar ve en son da hiç tanımadığınız insanlarla deneyin. O hissi yakalayabilirseniz, o varlığa bir daha asla eskisi gibi bakamazsınız.
Hiçbirinizin birbirinizden farkı olmadığını, birbirinizin tamamlayıcısı olduğunuzu ve her birinizin özünün ne kadar güzel olduğunu anlarsınız.
Madde aleminin insanoğluna giydirdiği katman katman elbiseye bakma. Onun saf, temiz, çıplak olan özüne bakmayı öğren. Hiçbiriniz birbirinizden farklı değilsiniz. İyi insan kötü insan diye birşey yok. Eksikliklerini fark eden ya da henüz fark etmeyen insan vardır. Bunu sakın unutma…
Engeller Gelişiminiz İçindir
Özünüz öyle muhteşem, öyle saf, öyle temiz ki. Çünkü onda “Tek” olandan bir parça var…
Birer tohumsunuz siz. Düzgün mükemmel tohumlarsınız. Dünya’ya, madde alemine saçıldınız, toprakla buluştunuz, filiz vermeye başladınız. Fırtına, rüzgar, kuraklık gibi dış etkenler sizin özünüzün ne güzel bir tohum olduğunu unutturdu.
Büyük bir mücadele başladı. Siz mücadele ettikçe dış etkenler daha da arttı. İsyan ettiniz. Neye, kime, niçin isyan ediyorsun? Bu oyunu sahneye koyan da, oynayan da, seyreden de sensin.
Halbuki, gelen fırtınanın senin bitkini nasıl güçlendirdiğini düşünsen, bir sonraki fırtına için daha hazırlıklı olmanı sağladığını düşünsen, sabırla o fırtınanın sana öğrettiği bilgiyi içine alsan, bir daha öyle bir fırtınayla karşılaşmazsın.
Karşınıza çıkan her engel sizin gelişiminiz içindir.
Karanlık Zannettiğin Aydınlık
Kim bilebilir senin içindeki zenginliği senden başka. Ararsın senin içindekini birinin söylemesini, sana yol göstermesini. Boşuna; bu zamanda böyle birini bulamazsın. Herkes kendi iç dünyasını anlamakla uğraşırken kimse kimseyle ilgilenemez. Siz beşer varlığınızla anlayamazsınız fakat hepiniz kalplerinizin derinliklerinde hissediyorsunuz, kum saatindeki kumların azaldığını.
Bilmeden, aradığınızın ne olduğunu bilmeden, istediğinizin ne olduğunu bilmeden aramak. Karanlıkta yolunu bulmak için bir ışık ararsın, küçücük bir ışık, yolunu aydınlatacak, bilmediğin, karanlık ama bir o kadar da muhteşem bir çekimin olduğu yolu aydınlatsın diye. Kimseyi arama sana fener tutması için; kalbine bak, bak nasıl ışıldıyor, pürüzsüz, kesiksiz bir ışık. Dikkat edersen, o ışığın önündeki yoldaki her zerreyi nasıl aydınlattığını görürsün.
Sır sensin. Senin kalp ışığının aydınlattığı gibi hiç bir beşer varlık senin yolunu aydınlatamaz. Her varlık kendi yolunu kendi aydınlatabilir. Yolun sonunu mu merak ettin, ne mi var? Teklik var, bir olmak var, sen varsın. Asıl senle buluşma var. Bunu kalbinin derinliklerinde hissediyorsun, bunun için sana zifiri karanlık gelse de, bu yolda yürümek istiyorsun. Onun için bir rehber arayıp duruyorsun…
Bu zamanda dünya realitesindeki varlıklar kendilerine rehberlik yapabilecek durumdadırlar. Sadece ilk kıvılcımı yakacak birilerine ihtiyaç duyabilirler.
Artık kalplerin dillenme zamanı geldi.
TIK