tutsak bir öfkedir aşkın tarihi
yalınlığın bilgesi her gün yeniden yazar
kırmızı bir güldür, kanar avuçlarında
sevda sararmış bir gül olur ağlar
Yalnızlık...
ruhundaki delik deşik bıçkın kayığı
terkedip girdapların çılgın dansında
sığınmak mavisiz bir limana
Yol Ayrımında...
kayalık dalgalarınla dinle beni
deniz çıplak uzanır tuzun beyazlığına
sen kendi düşlerinden asıldın mı hiç
yeni bir çığlık öğret yanıtlarına
hüzün derindeki izidir aşkın
birlikte susarlar yol ayrımında
Rüzgar...
kadın kum tanesinden bile küçüktü
daha küçüktü deniz kadındaki acıdan
esip duruyordu o eski rüzgâr
denize ve Samayolu'na aldırmadan
ve kadın yürüyordu çıplak anılarıyla
kumlara ve yıldızlara basmadan
Bir Sen Biliyorsun...
bir sen biliyorsun nerede olduğumu
uçur beni kanatların sırdaş beyazlığına
Bir Tanımı Olmalı...
sevdiğinin yüzüne son kez değercesine
söylenecek hiçbir şey kalmadı dercesine
en uzak tınıları boyayarak sesine
"hoşçakal" demenin de bir tanımı olmalı
ben ne söyleyeceğim şimdi yelkenlerime
bana rüzgâr dilinden sözcüklere gerek