İnsanların saadet kadar felakete de ihtiyacı vardır.
İster tatlı, ister acı olsun, hatıra insana ıstırap verir.
İnsanlar mutsuz olmadıkça başkalarının mutsuzluğunu anlayamaz.
Büyük insanlar şu dünyada büyük acılar çekmek zorundadırlar.
İnsanın aklı çoğaldıkça can sıkıntısı artar.
Hiçbir zaman doğru insan çıkmaz karşına. Ya zaman yanlıştır ya da insan.
Düştüğünde yanında olan değil, kalkman için el uzatan dosttur. Unutma, kötü günde katkısı olmayanın iyi günde hissesi yoktur.
Bil ki, İnsanın değerini varlığı değil yokluğu gösterir. Unutma, Yokluğu birşey değiştirmeyenin, varlığı gereksizdir.
Kalp birkez kırıldı mı, Hiç kimseye aldırmaz ve hiçbirşeyi umursamaz. Belki mutluluğun sonu, ama huzurun başlangıcıdır bu.
Ne garip değil mi ? Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru, Sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız.
Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır.
Tok olan açın halinden anlamaz derler; ama bazen, aç olan da açın halinden anlamıyor…!
Hayatta hep mutlu olursam, Hayalini kuracak neyim kalır?
Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an, kırılıyorsun.
Hiçbir şeye şaşmamak, çok akıllı olmanın belirtisidir derler; bence aynı ölçüde ve aynı güçte ahmaklık belirtisidir de.
Güzel bir kadın göze, İyi bir kadın kalbe hoş görünür. “Birincisi pırlanta gibi ama geçici, İkincisi mutluluk kadar gerçekçidir.
Hayata yeniden başlasaydım, saniyelerin nabzını tutardım.
Rahatlıkla mutluluk olmaz. Mutluluk acıyla elde edilir. İnsanoğlu hayata mutlu olmak için gelmemiştir.
Kadını kalkındıran,onu uçurumun dibine kadar yuvarlanmaktan koruyarak hayata yeniden doğmasını sağlayan biricik kuvvet aşktır.
Birini terk etmeye karar verdiğinde o kararın altında yatan gerçek Aslında senin çoktan terkedilmiş olduğundur…
Bazen susarsın.. yenilmiş sanırlar seni, eksik ve yaramaz. Unutma, susan bilir ki konuştuğu zaman kimse kaldıramaz.
Kadınlar sözleriyle değil, gözleriyle konuşur aslında. Bu yüzden onları anlamak için dinlemek yetmez, izlemek gerek yalnızca.
Kimbilir insanların seni aşağılaması belki daha iyidir. Böylelikle hiç olmazsa kendilerini sevmek zahmetinden kurtarıyorlar.
Bazı insanlar gülüşleriyle kendilerini büsbütün ele verirler, siz de onun bütün iç yüzünü bir anda anlayıverirsiniz. Hatta hiç şüphe yok ki zeki bir gülüş bazen iğrenç olur, iyi görebilmek için her şeyden önce içten olmak gerekir.
Gülüş, ruhun hiç şaşmayan aynasıdır. Yalnız çocuklar kusursuz bir gülüşle gülmesini bilirler.
Gururlu bir insan, ancak kendini bilen ve kendini büyük bir titizlikle sorgulayıp, küçümseyen insandır.
Buluşlar gerçekleştirenler, dahiler alanlarıyla ilgili çalışmalarının ilk yıllarında çoğu kez son yıllarında da toplum tarafından hep birer salak olarak görülmüşlerdir.
Büyük insanlar şu dünyada büyük acılar çekmek zorundadırlar.
İnsanın aklı çoğaldıkça can sıkıntısı artar.
Hiçbir zaman doğru insan çıkmaz karşına. Ya zaman yanlıştır ya da insan.
Düştüğünde yanında olan değil, kalkman için el uzatan dosttur. Unutma, kötü günde katkısı olmayanın iyi günde hissesi yoktur.
Bil ki, İnsanın değerini varlığı değil yokluğu gösterir. Unutma, Yokluğu birşey değiştirmeyenin, varlığı gereksizdir.
Kalp birkez kırıldı mı, Hiç kimseye aldırmaz ve hiçbirşeyi umursamaz. Belki mutluluğun sonu, ama huzurun başlangıcıdır bu.
Ne garip değil mi ? Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru, Sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız.
Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.
İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır.
Tok olan açın halinden anlamaz derler; ama bazen, aç olan da açın halinden anlamıyor…!
Hayatta hep mutlu olursam, Hayalini kuracak neyim kalır?
Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an, kırılıyorsun.
Hiçbir şeye şaşmamak, çok akıllı olmanın belirtisidir derler; bence aynı ölçüde ve aynı güçte ahmaklık belirtisidir de.
Güzel bir kadın göze, İyi bir kadın kalbe hoş görünür. “Birincisi pırlanta gibi ama geçici, İkincisi mutluluk kadar gerçekçidir.
Hayata yeniden başlasaydım, saniyelerin nabzını tutardım.
Rahatlıkla mutluluk olmaz. Mutluluk acıyla elde edilir. İnsanoğlu hayata mutlu olmak için gelmemiştir.
Kadını kalkındıran,onu uçurumun dibine kadar yuvarlanmaktan koruyarak hayata yeniden doğmasını sağlayan biricik kuvvet aşktır.
Birini terk etmeye karar verdiğinde o kararın altında yatan gerçek Aslında senin çoktan terkedilmiş olduğundur…
Bazen susarsın.. yenilmiş sanırlar seni, eksik ve yaramaz. Unutma, susan bilir ki konuştuğu zaman kimse kaldıramaz.
Kadınlar sözleriyle değil, gözleriyle konuşur aslında. Bu yüzden onları anlamak için dinlemek yetmez, izlemek gerek yalnızca.
Kimbilir insanların seni aşağılaması belki daha iyidir. Böylelikle hiç olmazsa kendilerini sevmek zahmetinden kurtarıyorlar.
Bazı insanlar gülüşleriyle kendilerini büsbütün ele verirler, siz de onun bütün iç yüzünü bir anda anlayıverirsiniz. Hatta hiç şüphe yok ki zeki bir gülüş bazen iğrenç olur, iyi görebilmek için her şeyden önce içten olmak gerekir.
Gülüş, ruhun hiç şaşmayan aynasıdır. Yalnız çocuklar kusursuz bir gülüşle gülmesini bilirler.
Gururlu bir insan, ancak kendini bilen ve kendini büyük bir titizlikle sorgulayıp, küçümseyen insandır.
Buluşlar gerçekleştirenler, dahiler alanlarıyla ilgili çalışmalarının ilk yıllarında çoğu kez son yıllarında da toplum tarafından hep birer salak olarak görülmüşlerdir.
İnsanın yaptığı yanlışlardan en büyüğü, başkaları karşısında gülünç olmaktan korkmasıdır.
İnsan daima başına gelen felaketleri sayar, sevinçleri değil. Eğer saysaydı, dün…yanın kendisine yeterince mutluluk sunmuş olduğunu anlardı.
Elindeki güç kadar oluyor, insanın isyanı da!
İnsan, hayata iki anlam yükler: Biri ağlarken, diğeri gülerken ve tek bir kere kıymet bilir; O da elindekini kaybederken.
Mutlu olmanın iki yolu var: Ya isteklerinizi azaltacaksınız ya da imkanlarınızı zorlayacaksınız.
Her şey üstüne üstüne geliyorsa, Belki de sen ters gidiyorsundur..
Bir kadın bakıyor pencereden. Mutsuz. Bir adam geçiyor karşı kaldırımdan. Umutsuz…
Aşk, tam ortada duruyor. Adam bakıyor. Kadın ağlıyor. Aşk, geçip gidiyor.
Bir ağacın önünden onu sevmeden, onun var oluşundan mutluluk duymadan geçilebileceğini aklım almıyor.
Başarılı olmayı hedefleyen bir kimsenin, başına gelecek zararları ve yıkımları da göze alması gerekir. Bu da, sağlam bir kişiliğe sahip insanlarda bulunabilir ancak.
Üstün zekalı insanlarda paradokssal düşünceler oluşur. Onlar yaşamları boyunca bu düşüncelerinden dolayı ızdırap çekerler. Ve düşünceleriyle birlikte yaşamanın bu denli acı verici, hatta imkansız olması için yüksek bir fiyat ödemişlerdir.
Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptığınız zaman yaşam öyle güzel ki.
Erkek, ulaşamadığı kadını lanetler. Kadın, ulaşamadığı erkeğe “aşk” der.
Dünya mı yıkılsın yoksa bir bardak çay mı içersin?” deseler.. “Ben çayımı içtikten sonra dünyanın canı cehenneme” derdim.
Acı ve acı çekme, büyük bir zekaya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır…
İnsanlar aptal olmasalar bile, şunu söyleyeyim ki, dehşetli nankördürler. Evet, hem de eşi bulunmaz bir nankör. Bana kalırsa insanı, iki ayaklı nankör yaratık diye tarif edebiliriz. Bu kadarla yetinirsek, en önemli kusuru unutmuş oluruz. İnsanın en büyük kusuru: Erdemsizliğidir.
İnsanlığa hizmet yolunda büyük işler başarmayı düşlüyorum sık sık, gerçekten de insanların mutluluğu uğruna çarmıha gerilmeye bile giderim belki, ama öte yandan bir insanla aynı odada iki gün yalnız kalmaya dayanamam, bunu deneyimlerimden biliyorum. Bana yakın olunca kişiliği onurumu eziyor, özgürlüğümü kısıtlıyor. Gelgelelim, kişilerden nefret ettiğim ölçüde insanlığa olan sevgim artıyor.
Kadın, her ihtiyacını karşılayacak tek bir erkeği ister. Erkek ise, tek ihtiyacını karşılayacak her kadını.
Gerektiği zaman ağlamaktan çekinme. Çünkü gözyaşları, söyleyemediklerini söylemek içindir.
Her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler..Ama insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak !..Yoksa hangi balık boğmuş kendini ; Hangi serçe atlamış damdan.
Bir insanın en iyi tarifi iki ayaklı ve nankör olmasıdır.
Bir gün sana dair yazacak yer olursa, o yerde ilk karşılaşmamızı anlatırım ; Bu, bir şey ifade etmeyen boş bir hikayedir !..Ama ben ondan tam bir pramit yaptım…!
Baş kaldıranları her zaman yenecek üç güç vardır yeryüzünde bunlar; mucize, sır ve otoritedir.
Eğer sen, başkalarından kendine saygı beklersen bu onlar için büyük bir şeydir.Sadece kendine saygı duyabilirsen diğerleri de sana saygı duymaya mecbur kalır.
Bil ki, ‘mutlu son’ diye birşey yoktur. Çünkü, Bir şeyde ‘son’ varsa orada mutluluk yoktur !
Zerrece suçum olmadığı halde birtakım düşler kurarak kendi kendimi suçlu bulduğum olmuştur…!
Birisini sevmek; onu Yaratıcı’nın kastettiği şekilde görmektir.
İyi insan, gülüşünü sevdiğiniz kişidir.
Üzülmek ve acı çekmek, büyük bilinçler ve derin yürekler için her zaman zorunludur.
İnsan birşeyi elde etmek için çabalar. Onu elde edince de bir kenara atar. Gerçek değerini ise onu kaybedince anlar.
Hayat bir sınavdır; ama diğer sınavlara pek de benzemez. Çünkü bazen yaptığın bir yanlış, tüm doğrularını götürebilir.
Hayatımızda en yüce, en güçlü, en faydalı dayanağımız, ana baba evinden kalan hatıralarımızdır.
Bir anne için, evladının kapısında durup, ondan sadaka ister gibi sevgi dilenmekten daha onur kırıcı bir şey olamaz.
İnsanın ruhunu yücelten acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir.
Gözleri sürekli gözlerindeyse sana olan merakındandır; ama gözlerini senden kaçırıyorsa, o gözlerde sana ait birşeyler vardır.
Seni benden koparıyorlar. Hayır, hayır! Seni değil; kalbimi koparıp götürüyorlar. Nasıl iştir bu? Hem ağlıyor, hem gidiyorsun.
Kalbi olup da aklı olmayan bir kadın, aklı olup da kalbi olmayan bir kadın kadar mutsuzdur.
Bir kadının yaşamı; herhangi bir erkeğe boyun eğip bağlanmak için bir arayıştan başka bir şey değildir.
İnsan gayeye ulaşmak için çalışmayı sever, fakat ulaşmayı pek istemez; bu hal hiç şüphesiz çok gülünçtür.
Sevgi ile kin kalpte uzun süre barınamaz.
Sevmek; Güzel birinde aşkı aramak değil, Bir başkasında; ‘Kendini bulmaktır.
Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında, ‘kendini bulmaktır.
Acı ve üzüntü, engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman zorunludur.
Sevmek; Güzel birinde aşkı aramak değil, Bir başkasında; ‘Kendini bulmaktır.
Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında, ‘kendini bulmaktır.
Acı ve üzüntü, engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman zorunludur.
Eğer karşındaki kişi kadınsa, yapacağın hamleyi iki kere düşünmen gerekir. Çünkü o hep bir adım öndedir.
İnsanın yalnızca mutluluğa değil ,mutsuzluğa da ihtiyacı vardır.Mutluluk kadar mutsuzluk da gereklidir.
Bir anlık mutluluklar değil mi yaşamı bunca güzel, bunca yaşanılası kılan?
Sadece hayat veren değil, hayat verip hak eden, baba adını taşıyabilir.
Hayatta elinden gelen herşeyi yapmadan, seçtiğin kadını sevmekten vazgeçip onu gerçek karakteriyle görmeye başlamadan önce evlenme.
Bir insan umudunu yitirir ve amaçsız kalırsa, sırf can sıkıntısı bile onu bir hayvana çevirebilir.
Şuna kesinlikle inanın ki, halkını anlamayan, onunla bağlarını koparan insan bunu yaptığı ölçüde yurduna inancını yitirir, ya dinsiz olur ya da duygusuz bir odun.
Amacına ulaşmak için hiçbir şeyi küçümseme, tam ulaşamazsan bile dene ; Belki başarırsın. Hepimizin güvenini bağladığımız şu ‘ Belki ‘ hiç de azımsanmayacak bir umuttur.
Yeni bir adım atma, yeni bir kelime söyleme, insanların en fazla korktuğudur.
Bence, şeytan diye bir şey gerçekte yoksa, kişioğlu uydurmuşsa onu, kendine bakarak, kendisini örnek alarak uydurmuştur.
Diyelim ki, derin bir acım var, karşımdakinin acımın ölçüsünü tam olarak öğrenmesi olanaksızdır. Çünkü o hiçbir zaman benliğime gitmez, sadece bir başkası olarak kalır.
İnsanın kendisinden yüz cevirmeye, dünyada olup bitenleri gormemezlikten gelmeye hakkı yoktur.
Kolay bulunan bir sevgi mi, yoksa insanı yücelten bir acı mı daha önemli ?
Kadın, her şeyi gören gözü bile aldatır.
Çocuk dünyanın en büyük saadetidir.
Niyeti iyilik olan, karşılaştığı kötülüğe takılıp kalmaz.
Şurası açıktır ki, biz sevgiyi acıya bulayarak severiz.
Acıda hazların en tatlısı saklıdır.
Zamana güven, her şey unutulur.
Tanrı olmasaydı herşey mûbah olurdu.
Sevgi her zaman karşılık görür, kin de.
Bu dünyadaki en zor şey, kendi kendine sadık kalmaktır.
Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur.
Evlenme boşanma işi sırf kadınların elinde olsaydı, bir tek nikah sağlam kalmazdı.
İnsanoğlu çok derin bir varlıktır. Ben tanrı olsaydım bu kadar derin yaratmazdım.
Herkesin yanlış yaptığı şeyi sen doğru yaparsan; Herkesin yaptığı doğru, senin yaptığın yanlış olur.
Rus’u kazıyın, altından kesinlikle Kazak çıkar.
İyi yürekli akılsız bir aptal, kötü yürekli akıllı aptallar kadar mutsuzdur. Bilinen bir gerçek bu…İşte ben iyi yürekli, akılsız aptalın biriyim. Sen de zeki, kötü yürekli bir aptalsın. İkimiz de mutsuzuz, ikimiz de acı çekiyoruz.
Bil ki, “mutlu son” diye birşey yoktur. Çünkü, bir şeyde “son” varsa orada mutluluk yoktur!