28 Aralık 2014

Turgut Uyar Seçme Sözler

    Yüz dilde seni seviyorum desen ne fayda.. Bir dilde adam gibi sevmedikten sonra.

    Sen nereye ben oraya adım adım... İnsan sevdikçe iyileşiyor, artık anladım.

    Az sözle çok şey anlatacaksın. Seni seviyorum diyeceksin sadece ama öyle her zaman değil, yalnızca hissettiğinde.


    Bazen sadece onun sende bıraktığı izleri özlersin, Her şarkıda ayrı bir hatıra saklıdır sanki; istesende silemezsin.

    ‎Her şeyden biraz kalır diyor birileri , çoğulluk haklılıktır. kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı.

    Her kadın hoşlandığı adamın soyadını aldığında nasıl durur diye içinden söylemiş ya da bir yerlere yazmıştır.

    Bir insan birini yalnızken hatırlıyorsa sevmemiştir, ansızın aklına getirip yalnızlaşıyorsa . işte o zaman sevmiştir.

    Ben aslında her şeyi sonradan öğrendim. Herkes herkesi sonradan öğrenirmiş; bunu da sonradan öğrendim.

    Sana olmayan özlem bir şeye benzemiyor...

    Belki de asıl ustalık budur; her zaman acemi olmayı bilmek.

    Düşünüyorum da biz, büyüyerek çocukluk etmişiz.

    Hiçbir şey umurumda değil diyorum aşktan ve umuttan başka.

    Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç.

    Biri kurbağa öper,biri yüzyıllarca uyur,biri 7 cüceyle yaşar,biri kuleye kapatılır. Bir masal prensesi olsan bile kadınlık zor.

    Kadınları mutlu etmenin 20 yolu'' diye bir sürü gereksiz haber çıkıyor. Tek maddede açıklıyorum: Dürüst olun, yeter .

    Hazırladım, hazıra durdum giydirdim gölgemi Kuş çığlığı senin bölgen sorma benim bölgemi Aşklar telef olur gider Sokak köpeği gibi Gitsin Harcansın bazı şeyler Sen dur e mi.

    Erkek söz verir, Adam tutar.

    İnsan en çok sabahları arar sevdiği kadını.

    Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım...

    Durduğum yer benim değil iken, gidebilecek bir yerimin olmaması ne acı; gidebilecek bir yerim yok iken hala ve inatla durmayışım ne gaflet; nihayetinde ölmüyorken yaşıyor olan insanın, yaşıyorken öldüğünü bilmemesi bu, bu ne tuhaf bi’ hayret.

    Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum Bu çeşit yaşamak, zor. Kim bilir tanrım, kim bilir Hangi güzel yerde beni, Hangi ölesiye sevda bekliyor?

    Kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde, kaç kilo çekerdi yalnızlık... Kaç kere ezildim altında yaz yağmurlarının.

    Biliyoruz neyi bölüştüğümüzü. Konuşmasak da.

    Belki yagmura da gerek kalmazdı, İnsanlar bu kadar kirli olmasaydı.

    Hayatın kutlu olsun sevgilim ki sana değişe değişe aktım.

    Eylül toparlandı gitti işte Ekim falan da gider bu gidişle…

    Bozuk bir saattir yüreğim hep sende durur...

    Zamansız gelme elim kolum dağınıksa sarılamam ! 

    ben seni uyuttum, seni karıştırdım,seni şaşırdım birşeyler akıp akıp giderdi, dünyada başvurduğum bir şeydin, yalnızlığım gibi ...yanında sonsuz durduğum.

    Ve oturuldu bir takım şeyler söylendi... İmla kurallarıyla mutsuzluk üstüne.

    Sana diyeceğim şu ki küçüğüm; Büyüme! Hayat seni de mahveder.

    ‎Toprak, Sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar?

    gün gelir herkes sevdiğini anlar kaşla göz arasında.

    Sana olmayan özlem birşeye benzemiyor...

    Herkes ne zaman ölür? Elbet gülünün solduğu akşam.

    Ne yapalım Bari bağışlayalım birbirimizi.

    Senin bir yönün var orda durur yaşarım!

    Ancak durursa anlaşılır saatin kaç olduğu.

    Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.

    Sevgim acıyor. Kimi sevsem, Kim beni sevse...

    Özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir Özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir...

    Ne o beni kandırmıştı. Ne ben onu baştan çıkarmıştım. İkimizde bildiklerimizin ötesine, bulduklarımızın üstüne çıkmak istemiştik. Bir noksanlığı var sanıyorduk bütün olanların belki. Ama aslında bütünlüklerimize bahaneydik.

Hiçbir şey umurumda değil diyorum aşktan ve umuttan başka.