Seni ilk görüyordum.
Deli otlar gibiydin.
Gövdeni daha tanımıyordum.
Öğrenilecek bir ders gibi olan gövdeni.
Dünyamıza düşmüştün.
Bir suyu çevirmiş, bir yarı düzeltmiş gelmiştin.
İtmiştin bunluğu, ezinci.
Kulluğu sürmüştün.
Yakın, yabanıl bir aşk koymuştun.
Kalmıştın.
Deli otlar gibiydin.
Gövdeni daha tanımıyordum.
Öğrenilecek bir ders gibi olan gövdeni.
Dünyamıza düşmüştün.
Bir suyu çevirmiş, bir yarı düzeltmiş gelmiştin.
İtmiştin bunluğu, ezinci.
Kulluğu sürmüştün.
Yakın, yabanıl bir aşk koymuştun.
Kalmıştın.
Bir taşlıktın yürünen, keçiyollarıydın bizim bu ıssız bu yalnız dünyamızda.
Daha duvarlarını çıkmamıştın.
Koymamıştın sınırlarını.
Göğünü buruşturmamıştın.
Buraların taşlı, kusursuz
Girit evleri gibi beyazdın.
Sendin.
Seni ilk görüyordum.
Pruvamıza vuruyordu deniz.
Yüzün düşmüştü.
Geçmişti çaylaklar.
Yunuslar köpürtmüştü suları.
Bir yalazdı gövden.
En eski cumhuriyetlerdi.
Açık kapıları.
Böyle sürdü durdu beyazlığın gecemde.
Çıktı isli sokaklara.
Kapalı evleri açtı.
Karıştı dünyanın kalabalığına.
Tanyerinin tuttu elinden.
Yeni bir aşk adınaydı gövden.
Daha duvarlarını çıkmamıştın.
Koymamıştın sınırlarını.
Göğünü buruşturmamıştın.
Buraların taşlı, kusursuz
Girit evleri gibi beyazdın.
Sendin.
Seni ilk görüyordum.
Pruvamıza vuruyordu deniz.
Yüzün düşmüştü.
Geçmişti çaylaklar.
Yunuslar köpürtmüştü suları.
Bir yalazdı gövden.
En eski cumhuriyetlerdi.
Açık kapıları.
Böyle sürdü durdu beyazlığın gecemde.
Çıktı isli sokaklara.
Kapalı evleri açtı.
Karıştı dünyanın kalabalığına.
Tanyerinin tuttu elinden.
Yeni bir aşk adınaydı gövden.
Güzel Irmak