Zerdali ağacı
Havalar güzel gidiyor
Sen de çiçek açtın erkenden
Küçük zerdali ağacım
Aklın ermeden
Sen de çiçek açtın erkenden
Küçük zerdali ağacım
Aklın ermeden
Bak kurt gibi kalın yapılı
Görmüş geçirmiş ağaçlara
Küçük zerdali ağacım
Pişman olursun sonra
Görmüş geçirmiş ağaçlara
Küçük zerdali ağacım
Pişman olursun sonra
Şimdi okşar gibi hafif hafif
Bir gün yerden yere çalar rüzgar
Küçük zerdali ağacım
Bakma güzel gitsin havalar
Bir gün yerden yere çalar rüzgar
Küçük zerdali ağacım
Bakma güzel gitsin havalar
Sallansın dalların çocuklar gibi
Bakma güneş ısıtsın varsın
Küçük zerdali ağacım
Sonra donarsın
Bakma güneş ısıtsın varsın
Küçük zerdali ağacım
Sonra donarsın
Zemheride bahar mı olur
Akşamları seyret anlarsın
Sakın erkenden çiçek açma
Küçük zerdali ağacım…Cahit Külebi
Akşamları seyret anlarsın
Sakın erkenden çiçek açma
Küçük zerdali ağacım…Cahit Külebi
Kavaklar
Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar…
Bedenim üşür, yüreğim sızlar.
Ah kavaklar, kavaklar…
Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.
Eski bir fotoğraftan oydular.
Orda kaldı yanağımın yarısı,
Kendini boşlukla tamamlar.
Kendini boşlukla tamamlar.
Omuzumda bir kesik el,
Ki durmadan kanar.
Ki durmadan kanar.
Ah kavaklar, kavaklar…
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar...Metin Altıok
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar...Metin Altıok
Ağaçlar
Ellerimin önündeki dallar da
Sarıldı yaprağa
Göremiyorum karşı yamacı
Erken mi yoldayım
Ben mi geciktim
Ellerimin önündeki dallar da
Sarıldı yaprağa
Göremiyorum karşı yamacı
Erken mi yoldayım
Ben mi geciktim
Önümüzde bir çınar yükseliyor
Her gece atlılar geliyor ona
Destan söyleşip gidiyorlar
Esmerlikleri
Tutuşup kuruyan dudakları kalıyor sabaha
Her gece atlılar geliyor ona
Destan söyleşip gidiyorlar
Esmerlikleri
Tutuşup kuruyan dudakları kalıyor sabaha
Dostum üşüyorum dedin
Üşüme
Korkuyorum -Korkma
Kaçıyorum -Kaçma
Ürperiyorum düşünceden -ürper
Üşüme
Korkuyorum -Korkma
Kaçıyorum -Kaçma
Ürperiyorum düşünceden -ürper
Sabah trafik
Çınara kim bakar
Kim geçer dallarından
Bahar mı geliyor
Komşunun balkonunda
Çamaşırlar rengarenk
Çınara kim bakar
Kim geçer dallarından
Bahar mı geliyor
Komşunun balkonunda
Çamaşırlar rengarenk
Kızlar göğüslerini
Baharın ağacına
İlk açan çiçeğine
Dayadılar
Baharın ağacına
İlk açan çiçeğine
Dayadılar
Arılarla erkekler boğuşuyor
Arılarla uçan bütün çiçeklerle
Ayaklarında taşınan tozlarla
Akıyorlar alıp götürülürken
Yaprak evlerin içindeki dişiliklere
Arılarla uçan bütün çiçeklerle
Ayaklarında taşınan tozlarla
Akıyorlar alıp götürülürken
Yaprak evlerin içindeki dişiliklere
Dostum geç kaldın
Güneş ne gün doğacaksa
Söylediler duymadın geç kaldın
Otur ağla sonra soframda doy
Ekmek tut zeytin tat
Açlığını eğlerken sen
Bak nasıl ayçağın erleri
Savaşarak ve devirleri aşarak geldiler
Karanlığı karaladılar yolları tuttular
At tepmedeler
Güneş ne gün doğacaksa
Söylediler duymadın geç kaldın
Otur ağla sonra soframda doy
Ekmek tut zeytin tat
Açlığını eğlerken sen
Bak nasıl ayçağın erleri
Savaşarak ve devirleri aşarak geldiler
Karanlığı karaladılar yolları tuttular
At tepmedeler
Bak nasıl savaşı bindiler.
Gece çınara gelip söyleşip
Kelime ettiler söz bilediler
Zorun yamanı kolayladılar
Gece çınara gelip söyleşip
Kelime ettiler söz bilediler
Zorun yamanı kolayladılar
Sahip olun taşa demire
Aleve
Küle bile...Cahit Zarifoğlu
Aleve
Küle bile...Cahit Zarifoğlu
Rüzgarlı Meşe
Güneşe benzediğin, ısıttığın, güzel
Günlerdi onlar, getirdiğin mutlulukla
Ağarır vaktimiz, kızarır gelincikle,
Yol boyunda ballanırdı ekşi böğürtlen.
Kadın, kanatlarını çırparak çığrışan
Kazlarını güder, bir rüzgâr inim inim,
Dumanlı bulutlarını sürerdi gökte.
Kızsa parmak kadar, otların arasında
Yarı beline dek gömük, çiçek toplardı.
Döne döne çıkardık dağa patikadan,
Omuz omza inerdik dağdan meşelerle,
Ormanla sarmaş dolaş geçerdik kapıdan.
Gün kavuşur, testi pencerede soğurdu.
Ak bir örtü masada, bakraç, sonra yüzün
Lambanın ışığında, sarı, ince uzun.
Duvarda aşılmaz çitleri gölgelerin,
Sarmaşığı ellerinin, kirpiklerinin,
Saçlarının geceye çıkan uğultusu....Oktay Rifat
Güneşe benzediğin, ısıttığın, güzel
Günlerdi onlar, getirdiğin mutlulukla
Ağarır vaktimiz, kızarır gelincikle,
Yol boyunda ballanırdı ekşi böğürtlen.
Kadın, kanatlarını çırparak çığrışan
Kazlarını güder, bir rüzgâr inim inim,
Dumanlı bulutlarını sürerdi gökte.
Kızsa parmak kadar, otların arasında
Yarı beline dek gömük, çiçek toplardı.
Döne döne çıkardık dağa patikadan,
Omuz omza inerdik dağdan meşelerle,
Ormanla sarmaş dolaş geçerdik kapıdan.
Gün kavuşur, testi pencerede soğurdu.
Ak bir örtü masada, bakraç, sonra yüzün
Lambanın ışığında, sarı, ince uzun.
Duvarda aşılmaz çitleri gölgelerin,
Sarmaşığı ellerinin, kirpiklerinin,
Saçlarının geceye çıkan uğultusu....Oktay Rifat
Sayıklayan Ağaç
Güzü duymaya görsün ağaç,
Artık her günü bir işkence;
Bir hayale dalar her gece,
Başında gök ürperen bir taç.
Güzü duymaya görsün ağaç,
Artık her günü bir işkence;
Bir hayale dalar her gece,
Başında gök ürperen bir taç.
Göz kırparken ona yıldızlar,
Baharında sanıp kendini
Çağırır eski bülbüllerini
Ağaç pırıl pırıl sayıklar...Cahit Sıtkı Tarancı
Baharında sanıp kendini
Çağırır eski bülbüllerini
Ağaç pırıl pırıl sayıklar...Cahit Sıtkı Tarancı