Güz mevsimidir bu,
kalbinin kırıldığı mevsim!
Git bu yerlerden,
durma git!
Güneş yamaçta sürünüyor,
tırmanıyor, tırmanıyor,
ve her adımda durup dinleniyor.
kalbinin kırıldığı mevsim!
Git bu yerlerden,
durma git!
Güneş yamaçta sürünüyor,
tırmanıyor, tırmanıyor,
ve her adımda durup dinleniyor.
Ne varsa dünyada öyle solgun,
yorgun ve gevşek tellerde
çalıyor rüzgar şarkısını:
Umutlar uçup gitti-
O ardından yakınmakta…
yorgun ve gevşek tellerde
çalıyor rüzgar şarkısını:
Umutlar uçup gitti-
O ardından yakınmakta…
Güz mevsimidir bu,
kalbinin kırıldığı mevsim!
Git bu yerlerden,
durma git!
Ey dalındaki meyve
titriyorsun, düşüyorsun yere,
nasıl bir sır verdi ki
gece sana,
yanağın, o gül yanağın
buz gibi ürperişler içinde.
kalbinin kırıldığı mevsim!
Git bu yerlerden,
durma git!
Ey dalındaki meyve
titriyorsun, düşüyorsun yere,
nasıl bir sır verdi ki
gece sana,
yanağın, o gül yanağın
buz gibi ürperişler içinde.
Susuyorsun, karşılık vermiyorsun,
kim konuşacak öyleyse?-
kim konuşacak öyleyse?-
Güz mevsimidir bu,
kalbinin kırıldığı mevsim!
kalbinin kırıldığı mevsim!
Git bu yerlerden,
durma git!
‘Ben güzel değilim,’
-der yıldız çiçeği-
‘ama insanları severim,
onları avutmak isterim,
-çiçek görsünler hele yerde,
eğilsinler,
ve ah! tutup koparsınlar beni-
işte o zaman gözlerinde onların
bir anı canlanır,
benden daha güzellerinin anısı
-görürüm onu ben, görürüm-
ve işte öyle ölürüm.’
durma git!
‘Ben güzel değilim,’
-der yıldız çiçeği-
‘ama insanları severim,
onları avutmak isterim,
-çiçek görsünler hele yerde,
eğilsinler,
ve ah! tutup koparsınlar beni-
işte o zaman gözlerinde onların
bir anı canlanır,
benden daha güzellerinin anısı
-görürüm onu ben, görürüm-
ve işte öyle ölürüm.’
Güz mevsimidir bu,
kalbinin kırıldığı mevsim!
Git bu yerlerden,
durma git!
kalbinin kırıldığı mevsim!
Git bu yerlerden,
durma git!