Tek
başıma da kalsam, dünyanın bütün hükümetleri ve onlara oy verenler bana
karşı da olsa, dünyanın bütün hükümetlerine karşı ayaklananlar ve onlara
destek verenler bana karşı da olsa; bütün dünya, yedi milyar küsur
insan tek tek bana karşı da olsa...
On yedi yaşındaki Çağlar
İyice konuşuyor. Kız kardeşi Çiğdem’i, onu meşhur etme ümitlerini,
belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz’i, taşra
muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç
unutamadığı dedesini, hatırlarken kahrettiği babasını anlatıyor.
Deliduman,
dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul’a
uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın
üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakâr
dünyaya, Allahsız sermayeye, martılara, küçük bir kızın kalbini
kıranlara isyan ediyor. Barikatların arkasında, soluk soluğa,
yapayalnız, erken kaybeden bir delidumanın öfkesini çemkiriyor.
Emrah
Serbes, zamanın ruhunu, Gezi’nin isyancılarını, hürriyetleri için
öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı unutmak için
yumruğunu sıkanları resmediyor.
Deliduman, büyük zamanın ve her zaman kenarda kalanların romanı.