Nobel ödüllü Fransız yazar ve düşünür André Gide, yaşamı boyunca
toplumsal ve bireysel ahlakın en önemli ölçütünün bireyin içtenliği
ve kendini tanıması olduğunu vurgulamıştır. Ayrı Yol, André
Gide’in bu görüşünü en net biçimde dile getirdiği romanlarından biri.
Geleneksel ahlak anlayışının karşısında bireyin özgürlüğünü savunanlara
açık destek veren ve bu nedenle devrimci olarak nitelendirilen yazar, bu
yapıtında, kendi evliliğinden yola çıkarak insan ilişkilerindeki
sorunlara çözüm getirme çabalarını dile getiriyor.
Ayrı Yol,
balayını geçirmek üzere karısıyla birlikte Tunus’a giden arkeolog
Michel’in vereme yakalanmasıyla başlayan, onun iyileşmesi ve daha sonra
karısının hastalanmasıyla devam eden bir yüzleşme ve arayış serüveni.
Dünya edebiyatının en usta yazarlarından birinin kaleminden çıkan bu
roman, eşcinselliğini keşfeden ve toplumsal düzenin dayattığı
kavramlardan sıyrılıp olabildiğince özgürleşmeye çalışan, bunu yaparken
de kendisiyle çatışan bir erkeğin öyküsü.
Önemli olan, yaşamanın benim için çok şaşırtıcı, günün benim için umulmadık bir ışık olmasıydı. Daha önce, yaşadığımı anlamıyormuşum diye düşünüyordum. Yaşamı coşkuyla keşfetmem gerekiyormuş.