13 Ekim 2012

Diriliş - Tolstoy


 Hayatta her,birimiz bir işi yapmak için, bu işin yararlı, önemli '. olduğuna inanmak isteriz. Bu nedenle bir insanın durumu ne olursa olsun, toplumsal hayal hakkında üstleneceği düşünce, yapmakla olduğu işin önemli, yararlı olduğuna kendisini inandıracak biçimde olacaktır. Mesela biz, hırsızların, katillerin, casusların, kötü kadmların mesleklerini beğenmediklerini, bu yüzden utanç duyduklarını zannederiz. Oysa iş hiç de öyle değildir. Kaderlerinin, işledikleri hatanın yönlendirmesiyle herhangi bir duruma düşen kişiler, bu durum ne denli küçük düşürücü olursa olsun, yaşam konusunda hemen yeni bir görüş ediniverirler. Böylece yeni durumları kendilerine çok yararlı, çok saygıdeğer görünür. Ustalıklarıyla övünen hırsızları, ahlaksızlıklarıyla övünen fahişeleri, zalimlikleriyle övünen katilleri görünce şaşırırız. Bu şaşkınlığı biz, bu insanların çevrelerinden olmadığımız için duyarız. Oysa bir bakıma onlara hak vermemiz gerekir. Gerçekten de zenginler varlıklarından -yani vurgunlarından-, güçlü insanlar da güçlerinden -yani zorbalıklarından-gurur duymazlar mı?..

 Diriliş

Bireysel vicdanın uyanışını anlatırken hukuk sisteminin adaletsizliğini, imkânsız bir aşk öyküsünü resmederken Hıristiyanlığın kalıplaşmış yanlışlarını ele alan Diriliş, Tolstoy’un hem bireyi hem toplumu eleştirdiği en acımasız romanıdır.

Zengin ve yakışıklı bir Rus prensi olan Nehlüdof, halalarının hizmetindeki güzel köylü kızı Katyuşa’yı baştan çıkardıktan sonra bırakıp gider. Bir sonraki karşılaşmaları, yıllar sonra bir mahkeme salonunda olur: Katyuşa kötü yola düşmüştür ve adam öldürmek suçuyla yargılanacaktır. Katyuşa’nın durumundan kendini sorumlu tutan prens, vicdanının ezici baskısıyla baştan ayağa değişecek, yaşadığı dünyaya farklı gözlerle bakmaya başlayacaktır. İnsan ruhunun, vicdanının, inancının ve 19. yüzyıl Çarlık Rusyası’nın gerçekçi bir portresini çizen bu başyapıt, Tolstoy’un ateist ilan edilmesine ve 1901 yılında Kilise’den aforoz edilmesine sebep olmuştur. 
 
“Ne büyük bir sanatçı ve ne büyük bir psikolog!”
GUSTAVE FLAUBERT