04 Ekim 2012

Attila İlhan - Bıçağın Ucu

Şartlar ne kadar elverişsiz olursa olsun, günün birinde devrimin gerçekleşeceğine inanıyorum da. İş, devrimden sonraki hayatın, insana gereksindiği mutluluğu verip veremeyeceğine geldi mi aklım karışıyor. 
 
Neden dersen, toplumun ve doğanın çelişkileri üstüne tutmuş koskoca bir sistem ve felsefe koymuşuz da birey olarak insanın iç çelişkilerini hiç hesaba katmamışız.
  
Senin insan dediğin, kendini doğru ve haklı bir davaya adamış, kalıptan çıkma bir yaratık değil ki!
 
Baştan ayağa karşıtlıklarla dolu bir varlık. 
 
Aynı zamanda iğrenç ve saygıdeğer, aşağılık ve yüce, ödlek ve cesur! 
 
Bunu demekle zannetme ki, insanı soyut ve değişmez bir kavram olarak alıp, şartlar ne kadar değişirse değişsin, o aynı kalacaktır demek istiyorum. 
 
Hayır o da değişiyor, değişiyor ama değişmesi kötüden iyiye, bilgisizden bilgiliye, vahşiden medeniye sürekli yükselen bir eğri çizmiyor. 
 
Çizdiği daha çok; iyiyle kötü, günahlarıyla sevap arasında aralıksız bir zikzak. 
 
Ayrıca, iyilik ve kötülük kavramları, koşullara göre değişen kavramlar. 
 
* * *

Bıçağın Ucu / Aynanın İçindekiler 1   Bıçağın Ucu / Aynanın İçindekiler 1

Saplantılarıyla boğuşan, genelgeçer ahlak kurallarının hor gördüğü bir durumu içinde hissederek yaşayan, Bayraktar Paşazadelerin kızı Suat… Kadınlardan korkan, onları doğru dürüst tanımayan ve fahişelerin dışında hemen hiçbirisine yanaşmamış, Manisa eşrafından Hacıbeyoğlu’nun oğlu Halim… Bu iki insan, hapsedilmiş bir ozanın kurtarılması için düzenlenen bir toplantının, kışkırtılmış halk kalabalıklarınca basılıp, polisçe dağıtıldığı kargaşanın içinde birbirlerine itilirler…

Bıçağın Ucu bir cehennemi anlatıyor.  Bu cehennem Türkiye’deki aydınların yaşamıdır. Roman kahramanı Halim’in dediği gibi: Gerilime alıştık bir tanem, yıllardır bıçağın ucunu kalbimizin üstünde duyarak yaşıyoruz, koymuyor.
– SELİM İLERİ

Attilâ ilhan bu romanıyla, yoz kişileri, çarpık düşünceleri, hasta kafaları, Pompei’nin son günlerini hatırlatan Bizans kılıklı bir istanbul yaşantısını başarıyla veriyor.
– MİLLİYET

Attilâ ilhan Bıçağın Ucu’nda, şiddetin düşünceyi yozlaştırarak devlete ve topluma getirdiği zararları, mahvolan kişisel yaşantıları… suçları çağdaş olmak, insanı sevmek, yaşamı sevmek olanlara sunulan ağır cezaları anlatıyor.
– SADUN TANJU / CUMHURİYET

Attilâ İlhan 15 Haziran 1925’te Menemen’de doğdu. Türkiye’nin en üretken yazarlarından olan İlhan’ın genç yaşlarında başladığı düşünme ve yazma serüveni 10 Ekim 2005’te ölümsüzlüğe göçene kadar sürdü.

İlhan’ın bütün yapıtları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nca yayımlanmaktadır.

Aynanın İçindekiler;

1-Bıçağın Ucu
2-Sırtlan Payı
3-Yaraya Tuz Basmak
4-Desaadet’te Sabah Ezanları
5-O Karanlıkta Biz
6-Allah’ın Sunguleri
7-Gazi Paşa

BİR ROMANCININ

“İTİRAFLARI”

O günlerde İpek Film’e senaryolar yazıyorum.

İhsan İpekçi bir gün dedi ki, “Bir de İstiklâl filmi yapsaydık, şöyle kostümlü filân.” Tasarıyı hemen benimsedim: O sıra yakın tarihimize merak sardırmıştım ki, elime ne geçerse harıl harıl okuyorum; bu okumaların taze izlenimlerine dayanarak ‘esaslı’ bir Kuva-yı Milliye senaryosu çıkarmaktan iyisi mi olur? Önce adını yakıştırdım: Barut Ekmeği. Ardından kahramanlarını oluşturdum: Filistin Cephesinde savaşıp, Mütareke’de İstanbul’a dönmüş olan Yüzbaşı Ferid Bey’le, iki gözü kör bir Abdülhamit paşasının evlatlığı Ruhsâr Hanım! Yanlış aklımda kalmadıysa, film öyküsünü tamamlamış, asıl senaryoya geçmeyi planlıyordum, o iş ‘yattı’.

İşte sonradan Aynanın İçindekiler serüvenine atılmama neden olacak ilk adım budur.