“…bu nasıl söylenir bilmiyorum: yaşamım ve kendimin iki ayrı şey
olduğunu duyumsarım ve keşke yaşamı sırtımdan bir ceket gibi
çıkarabilsem derim, bir iskemlenin arkasına asabilsem bir süre, bir
düzlemden ötekine atlayabilsem, tek tip ve hep süren bir aktarıma
kaçabilsem. Sonra onu yeniden sırtıma geçirsem ya da başka bir tane
arayabilsem. Yalnızca tek bir yaşamımızın olması ya da yaşamın yalnızca
tek bir biçimde sürüp gitmesi öylesine usanç verir ki. Olaylarla ne
denli dolarsa dolsun, (…) ne denli güzelleştirilirse güzelleştirilsin kalıp hep aynı, o tek kalıp: on beş yıl, yirmi beş yıl, kırk yıl - geçit.”
*
Yasanın bir çiçek dürbünü olduğu o korkunç ülke, düşlerin ülkesi.
Bir gece boyunca sokakta ya da ortak takıldığımız yerlerde hep
rastladığım ve sevdiğim birinin yüzünde, bedeninde, duyarlığında
yaşıyorum. Ertesi düşümde yine geri geliyor aynı kişi; haftalar boyu
kendi yaşamındaki soğuk huzursuzluğuyla benim düşümde hüküm sürüyor.
Andres Fava'nın Güncesi'ni oluşturan rüyalar, notlar, diyaloglar, öyküler ve alıntıları Cortazar 1950'de, Andres Fava'nın da karakterleri arasında bulunduğu Sınav'ın bir parçası olarak kaleme alsa da daha sonraları bu metni Sınav'dan ayırmaya karar vermişti.
Yazarın sembol ve gizem merakına ışık tuttuğu kadar kendine has mizahını da açığa çıkaran Andres Fava'nın Güncesi, Cortazar'ın yaşam ve edebiyat yaklaşımının temellerine ilişkin benzersiz bir kaynak.
Andres Fava'nın Güncesi'ni oluşturan rüyalar, notlar, diyaloglar, öyküler ve alıntıları Cortazar 1950'de, Andres Fava'nın da karakterleri arasında bulunduğu Sınav'ın bir parçası olarak kaleme alsa da daha sonraları bu metni Sınav'dan ayırmaya karar vermişti.
Yazarın sembol ve gizem merakına ışık tuttuğu kadar kendine has mizahını da açığa çıkaran Andres Fava'nın Güncesi, Cortazar'ın yaşam ve edebiyat yaklaşımının temellerine ilişkin benzersiz bir kaynak.