04 Ekim 2015

Klimt tablosunun ardındaki sır

Gustav Klimt, Maria Altmann

Gustav Klimt'in "Portrait of Adele Bloch-Bauer I" isimli tablosunun ardında yatan hikaye beyazperdeye uyarlandı

 
Gözde S. KADIOĞLU

Dünyaca ünlü ressam Gustav Klimt'in "Portrait of Adele Bloch-Bauer I" isimli tablosunun ardında yatan hikaye beyazperdeye uyarlandı.
Tablonun bir filme konu olması, yapılışı ya da Klimt'in çalışma süreci değil, tablonun gerçek sahibinin, yıllar sonra aile mirasını korumak adına girdiği mücadele...
Maria Altmann 80 yaşındayken Avusturya Hükümeti ile yasal bir mücadeleye girdi, amacı Holokost zamanında Naziler tarafından yağmalanan eşyalar arasında ailesine ait eşyalardan biri olan Klimt tablosunu geri almaktı.
Altmann, o dönem yaşanan kaosun mağdurlarından biri olarak aile üyelerinin pek çoğunu, vedalaşamadan kaybeden binlerce insandan biri. Terk etmek zorunda kaldıkları evlerindeki eşyalara Naziler tarafından el koyulmuş, Altmann da yıllar sonra aile yadigarı eşyaları saklayabilmek için kolları sıvamıştı.
Altmann'ın amcası Ferdinand Bloch-Bauer'e ait olan Klimt tablosu, Avusturya'nın Alman işgalinden sonra devlet hazinesine aktarılmış ve Viyana'da bulunan Belvedere Galerisi'nda sergilenmeye başlamıştı. Bu galeride eser 'Altın Kadın' adını almış ve Altman'ın amcasının eşi Adele'in portresi Yahudi miraslarından biri olarak sergilenmeye başlamıştı.
Yaşamını Los Angeles'ta sürdürmekte olan Maria Altmann, 1990'lı yılların sonuna doğru yasal sürece başvurmaya karar verdi. Öncelikle kendisine bir avukat bulması gerekiyordu; Avusturyalı besteci Arnold Schoenberg arkadaşıydı ve Schoenberg'in torunu E. Randol Schoenberg avukatlık yapmaktaydı. Kendisini temsil etmesi için onunla konuştu.
Altmann'ın yasal süreç başlatmasının ardından Viyana'da bulunan ve 'Altın Kadın' adını almış olan Klimt tablosu, Avusturya'nın Mona Lisa'sı olarak anılmaya başlamıştı bile... Altmann'ın bu sürece girme sebebi ise ne maddi çıkar ne de intikamdı, yalnızca ailesine ait olan bir tabloyu geri alabilmek istiyordu, bunu, kaybettiği ailesinden kalan tek yadigar olarak gördüğü için de davaya hırsla sarılmıştı.
Sonunda dava kazanıldı, 2006 yılında tablo ait olduğu kişiye verildi. 2006 yılında gerçekleşen zaferin ardından Altmann tabloyu New York'ta bulunan bir sanat galerisine 135 milyon dolar karşılığında sattı, bu satış, bir tabloya ödenen en yüksek bedel olarak da tarihe geçti.
Ancak Altmann satıştan kazandığı para ile birşey yapmayı düşünmüyordu, çok yaşlandığı için kendisine evde rahat bakım sağlayabilecek hizmet almış ve yeni bir bulaşık makinesi satın almıştı. Altmann 2011'in Şubat ayında hayata veda etti.
Tablo için verdiği mücadele daha önce belgesel haline getirilen kadın, beyazperdeye de ilham oldu. Simon Curtis, Altmann'In mücadelesi ile beraber Holokost mağdurlarının hikayesini 'Woman in Gold' (Altın Kadın) isimli bir filme dönüştürdü.
Filmde Maria Altmann'ı deneyimli oyuncu Helen Mirren canlandırırken, avukatı rolünde Ryan Reynolds'ı izliyoruz. Kadroda Katie Holmes, Frances Fisher, Charles Dance gibi deneyimli isimler de var. Film, 10 Nisan 2015'te Amerika'da gösterime girdiğinde büyük ilgi topladı. İşte o filmin fragmanı: