10 Temmuz 2015

Lev Tolstoy " İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini. Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür. "

 

“Başka her şey de olduğu gibi matematiksel bir teori için de öyledir; güzellik algılanabilir fakat açıklanamaz.”
CAYLEY, ARTHUR

“Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir.”
EINSTEIN, ALBERT(1879-1955)

“Hayat sadece iki şey için güzel; matematiği keşfetme ve öğretme”
SIMEON POISSON

Sık sık “ matematik, teoremleri ispatlamaktan ibarettir” sözünü işitiriz. Bir yazarın temel işi cümle yazmak değil midir?
ROTA, GIAN-CARLO

“Aptalların sorup akıllı insanların cevap veremediği bir çok soru vardır.”

POLYA, GEORGE(1887-1985)
“Mekanik matematiksel ilimlerin cennetidir, çünkü kişi onunla matematiğin meyvelerine ulaşır.”

“Akıllarımız sınırlı, fakat bu sınırlılığın şartları içerisinde sonsuz olasılıklarla çevrilmişiz. İşte hayatın gayesi bu sonsuzluktan kavrayabildiğimiz kadar çok şey kavramak.”
WHITEHEAD, ALFRED NORTH (1861-1947)

“Sen de biliyorsun ki biz hepimiz aynı sebepten dolayı matematikçi olduk; tembeliz.”
ROSENLICHT, MAX (1949)

“Güzel cevap her zaman daha güzel soruyu sorana verilir.”
E.E. CUMMINGS

“Ormanda karşıma iki yol çıktı. Ben en az kullanılmış olanı seçtim.”
R. FROST 


Deli, kolay yolu seçip, zeki olmanın umurunda olmadığını, yalnızca zeki görünmek istediğini söylemiş.

Bir kasabada çok zeki bir adam, bir dahi yaşıyormuş. Aynı kasabanın bir de delisi, gerçek bir geri zekâlısı varmış. Bir gün deli adam, zeki olana gidip, zeki olabilmesi için bir yol göstermesini istemiş. Zeki adamsa zeki olmak mı yoksa zeki görünmek mi istediğini sormuş çünkü zeki olmak uzun soluklu bir çaba gerektirirken, zeki görünmek basitmiş. Deli, kolay yolu seçip, zeki olmanın umurunda olmadığını, yalnızca zeki görünmek istediğini söylemiş.

Zeki adam, zeki olma yolunda hata yapılabileceğini, oysa zeki görünmede hataya yer olmadığını söylemiş. Deli, sabırsızlanmaya ve bu numaranın kendisine hemen gösterilmesini istemeye başlamış. Bunun üzerine zeki adam onun kulağına bir şey fısıldamış ve o günden sonra kasabanın delisi diğer insanlar tarafından yavaş, yavaş zeki biri olarak tanınmaya başlanmış.

Kasabalılar aralarında dedikoduya başlamışlar: Nasıl olup da bu deli, zeki birine dönüşebil- miştir? Zeki adam ona ne söylemiştir?

O yalnızca deliye duyduğu her cümleyi anında olumsuzlamasını salık vermiş. Birisi, “Putlara tapmak işe yarıyor?” derse hemen yaramadığını söylemesi gerekiyormuş. Zeki adama, “Konuyla ilgili hiçbir şey bilmesem de böyle yapayım mı?” diye sormuş.

Zeki adam, “Hiçbir şeyi öğrenmeye çalışmak zorunda değilsin. Yalnızca söylenenin tersini söyle. Sana birisi Kalidas’ın eserlerinin harika olduğunu söylerse, hemen o eserlerin süprüntüden ibaret olduğunu söyle. Onlardan neden harika olduklarını kanıtlamalarını iste. Her kim Beethoven’in müziğinin cennetten çıkma olduğunu söylerse, öyle müziğin cehennemde bile çaldığını söyleyip, cennetten çıkma müziğin nasıl olduğunu kanıtlamalarını iste. Yalnızca her şeyi reddet ve birisi sana karşı çıktığında da iddiasını kanıtlamasını iste.”

İki hafta içinde kasabanın delisi zekâsıyla tanınmaya başlamış. İnsanlar onun çok derin ve yargılaması ve anlaması güç birisi olduğunu söylüyorlarmış. Birisi Shakespeare’in şiirlerinin çok güzel olduğunu söylerse, o bu şiirlerin beş para etmez olduğunu, okula giden her çocuğun bunları yazabileceğini iddia ediyormuş. Bu durumda karşısındaki insan kendine olan güvenini yitiriyormuş çünkü söylediğini kanıtlamak güçmüş