19 Ekim 2015

Anton Çehov " İçinde yaşadığınız dünya ile içinizde yaşattığınız dünya arasında kurabildiğiniz bağ kadar mutlu olursunuz."

Yaratamadığın şeyleri yok etmek sadece barbarlıkla açıklanabilir.

Birileri arkanızdan konuşuyorsa, onlardan öndesiniz demektir.

Gözlerime bakıp da yapılan sahte bir gülücük yerine, yüzüme karşı gösterilen gerçek bir nefreti tercih ederim.

 İnsanlar; eğlenebildikleriyle arkadaş, anlatabildikleriyle dost, ağlayabildikleriyle kardeş olurlar.

 Mutluyken görmezden geldiğin şeyler, mutsuzken canını yakar; çünkü insan hatalarını mutluyken değil hep mutsuzken anlar.

 Eğer sen kusursuz olsaydın, başkalarının kusurlarını bulup çıkarmaya bu kadar meraklı olmazdın.

 Anlamaya çalışma. Hayat böyledir işte...Hep o kıyamadıklarınız kıyar size.

Sen sevdiğin için sakın utanma, bil ki utanması gereken sevildiğini bildiği halde sevmesini bilmeyendir aslında.

Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber, henüz ölmedi; kötü haber; hala yaşıyoruz.

Mutlak bir mutluluk yoktur. Her mutluluk kendi içinde bir zehir taşır ya da dışarıdan gelen bir zehirle zehirlenir.

Şeytan herhalde meleklerin bilmedikleri bir şey olan yalnızlığı istediği için Tanrı'ya ihanet etmişti.

Kendinden başka kimseye benim diyemezsin, çünkü sadece yanındadır.

Bu zamanda mutlu birini görmek insanın garibine gidiyor. Beyaz fil görmek, mutlu birini görmekten daha kolay.

Hayata karşı ilk küskünlüğümüz; yanımızda sandığımız kişileri, karşımızda görmemizle başlar.

İnsan yakınlarını, onları kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anki kadar hiçbir zaman sevemiyor.

Eğer bir insanı gerçekten unutmak istiyorsan onunla yaşadıklarını değil, onun sana yaşattıklarını hatırla.