28 Aralık 2014

Atatürk’ün Yöneticilere Öğütleri

 
Şeffaf olun, başarılarınızı büyütmeyin, başarısızlıklarınızdan ders alın. İnsanlar ancak o zaman size güvenirler. Çalışanları geliştirin ve destekleyin, zekice risk almalarını teşvik edin, çalışanlara düşüncelerini ve tavsiyelerini sorun. Her şeyi kendinize mal etmeyin, çalışanların katkılarını unutmayın. Kendinizi eleştirecek kadar olgun olun. Kendinizi kandırabilirsiniz, başkalarını ancak bir süre yanıltabilirsiniz. Çalıştığınız alandaki kişilerin bilgilerinden faydalanın. Bazı zeki ve becerikli yöneticiler, fiziksel dayanma güçleri olmadıklarından başarısızlığa uğrarlar. Stres altında da normal şartlardaki performanslarını gösteremeyen yöneticiler başarısızlığa mahkûmdur. Yanlış adım attığınızı fark ettiğinizde, geri çekilmekten kaçınmayın. Hatalarınızda ısrar etmeyin, çünkü iş yapan hatasız bir yönetici olamaz. Bilgi toplamak için teknolojiden yararlanın, masraftan kaçınmayın.

Davranışlarınızda esnek olun, peşin hükümlerle hareket etmeyin. Espri anlayışınızla karşınızdakilere mesajlarınızı kırıcı olmadan verin. Hedeflerinize adım adım yaklaşın, hedefi gözden kaçırdığınız anda, engelleri görmeye başlarsınız. Çalışanları size davranışlarına göre değil, yaptığı işlerdeki başarılarına göre değerlendirin. Yöneticinin malzemesi insandır. Herkesi en iyi işe yarayabileceği yerde kullanın. Bilgilendirdiğiniz kişilerin, bilgileri doğru aldıklarından emin olun. Sorumlu olan kişilerin karar vermesini sağlayın. Siz onlara danışmadan karar verirseniz, çalışanlar bu kararlar için sorumluluk duymazlar. İnsan sevgisi olmayan yönetici başarılı olamaz.” demektedir.

 Nerede karşılıklı  Sevgi ve Saygı varsa
Orada İtimat ve İtaat vardır.
İtimat ve İtaatin olduğu yerde
Disiplin vardır.
Disiplinin olduğu yerde Huzur,
Huzurun olduğu yerde
Başarı vardır.
 
M.Kemal Atatürk

Ataol Behramoğlu - Paris Şiirleri - 4

Kimse yok Akdeniz ağlıyor sadece
Garip ve yitik bir sonbahar gününde
Anlamların hızı biçimi aşarken
Ağlamaz kendi uçurumuna düşen
Boğulan kendinin labirentlerinde

Arıyordum özgürlüğe giden yolu
İnsan yüzlerinde değil gökyüzünde
Arıyordum küçük beyaz bir bulutu
Boğularak uyandığım o saatte
Beni avutan o küçük bulut muydu

Bir aşk bile yoktu yıkan ve onaran
Bir aşk pırıl pırıl yağmur sularından
Paylaştığım bir şey yoktu bu şehirde
Şiirin bittiği yerde başlayan ne
Çocukluğum muydu içimde sızlayan

Ve hayatın artık geçip gittiğini
Anlıyordum derin akan sular gibi
Kopmuş köklerimden çarparken rüzgarda
Gece bir uçurum gibi başlayınca
Boğuntulardan çıkardım bu şiirde 

Marcus Aurelius'un Ruhsal Öğretileri - Mark Forstater

Mark Forstater’in Türkçe olarakda yayımlanan "Marcus Aurelius’un Ruhsal Öğretileri" isimli kitabı onun la ilgilidir.. 

 (Dharma Yayınları, Çeviren: Nafiz Güder.)

 
     "Bir şeyi yapmak yalnızca sana zor geliyor diye bunun bir insan için olanaksız olduğunu düşünme. Eğer bir şey insan için olanaklıysa ve insan doğasına uygunsa, senin tarafından da yapılabileceğine inan."

 

      "Birisine bir iyilik yaptığında ne bekliyorsun? Doğru şeyi yaptığından ötürü hoşnut olman ve bu iyiliğin karşılığını beklememen gerekmez mi?"

 

      "İnsanlar birbirleri için yaratılmıştır. Ya onlara doğru yolu göster ya da onlara karşı anlayışlı ol."

 

      "Birisinin hatasına öfkelendiğinde derhal kendine bak ve kendinin de nasıl hata yaptığını düşün; örneğin iyinin paraya ya da hazza ya da bir parça şöhrete eşdeğer olduğunu düşünmen gibi... Bunun bilincine vardığında, özellikle de seni öfkelendiren kişinin gergin olduğunu ve yapabileceği pek başka bir şey olmadığını ayrımsadığında öfkeni hemen unutursun. Ve eğer bir yolunu bulabilirsen, karşındaki insanın gerginliğini gidermelisin."

 

     "Eğer birisi yanlış yapıyorsa, ona nazikçe yol göster ve nerede yanlış yaptığını anlat. Eğer bu da onu düzeltmiyorsa kabahati kendinde ara, hatta daha iyisi hiç kimsede arama."

 

      "Sağlıklı bir göz, görülebilen her şeyi görebilmelidir ve ‘yalnızca iyi olan şeyleri görmek istiyorum’ demez; çünkü bu ancak hastalıklı bir gözün durumudur. Sağlıklı bir kulak ve sağlıklı bir burun, işitilebilecek ve koklanabilecek her şeyi algılamalıdır."


     "Şunu unutma ki, düşünceni değiştirmek ve senin yanlışlarını düzelten birisinin söylediklerine uymak özgürlüğünden ödün vermek anlamına gelmez. Çünkü bu değişiklik, senin iradenle olmuştur, kendi arzuna, değerlendirmene ve anlayışına uygun olarak yapılmıştır."

 

      "Şunu asla aklından çıkarma, ister üç bin yıl yaşa, ister otuz bin yıl, şu anda sahip olduğundan başka bir yaşamı yitiremezsin ve mevcut yaşamın sona erdikten sonra yeni bir yaşama da sahip olamazsın."

 

      "Eğer gerçekten sahip olduğumuz biricik şey içinde bulunduğumuz an ise ve sahip olmadığımız bir şeyi yitirmemiz de mümkün olmadığına göre, birisinin elimizden alabileceği tek şey yaşadığımız andır.

Turgut Uyar Seçme Sözler

    Yüz dilde seni seviyorum desen ne fayda.. Bir dilde adam gibi sevmedikten sonra.

    Sen nereye ben oraya adım adım... İnsan sevdikçe iyileşiyor, artık anladım.

    Az sözle çok şey anlatacaksın. Seni seviyorum diyeceksin sadece ama öyle her zaman değil, yalnızca hissettiğinde.


    Bazen sadece onun sende bıraktığı izleri özlersin, Her şarkıda ayrı bir hatıra saklıdır sanki; istesende silemezsin.

    ‎Her şeyden biraz kalır diyor birileri , çoğulluk haklılıktır. kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı.

    Her kadın hoşlandığı adamın soyadını aldığında nasıl durur diye içinden söylemiş ya da bir yerlere yazmıştır.

    Bir insan birini yalnızken hatırlıyorsa sevmemiştir, ansızın aklına getirip yalnızlaşıyorsa . işte o zaman sevmiştir.

    Ben aslında her şeyi sonradan öğrendim. Herkes herkesi sonradan öğrenirmiş; bunu da sonradan öğrendim.

    Sana olmayan özlem bir şeye benzemiyor...

    Belki de asıl ustalık budur; her zaman acemi olmayı bilmek.

    Düşünüyorum da biz, büyüyerek çocukluk etmişiz.

    Hiçbir şey umurumda değil diyorum aşktan ve umuttan başka.

    Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç.

    Biri kurbağa öper,biri yüzyıllarca uyur,biri 7 cüceyle yaşar,biri kuleye kapatılır. Bir masal prensesi olsan bile kadınlık zor.

    Kadınları mutlu etmenin 20 yolu'' diye bir sürü gereksiz haber çıkıyor. Tek maddede açıklıyorum: Dürüst olun, yeter .

    Hazırladım, hazıra durdum giydirdim gölgemi Kuş çığlığı senin bölgen sorma benim bölgemi Aşklar telef olur gider Sokak köpeği gibi Gitsin Harcansın bazı şeyler Sen dur e mi.

    Erkek söz verir, Adam tutar.

    İnsan en çok sabahları arar sevdiği kadını.

    Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım...

    Durduğum yer benim değil iken, gidebilecek bir yerimin olmaması ne acı; gidebilecek bir yerim yok iken hala ve inatla durmayışım ne gaflet; nihayetinde ölmüyorken yaşıyor olan insanın, yaşıyorken öldüğünü bilmemesi bu, bu ne tuhaf bi’ hayret.

    Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum Bu çeşit yaşamak, zor. Kim bilir tanrım, kim bilir Hangi güzel yerde beni, Hangi ölesiye sevda bekliyor?

    Kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde, kaç kilo çekerdi yalnızlık... Kaç kere ezildim altında yaz yağmurlarının.

    Biliyoruz neyi bölüştüğümüzü. Konuşmasak da.

    Belki yagmura da gerek kalmazdı, İnsanlar bu kadar kirli olmasaydı.

    Hayatın kutlu olsun sevgilim ki sana değişe değişe aktım.

    Eylül toparlandı gitti işte Ekim falan da gider bu gidişle…

    Bozuk bir saattir yüreğim hep sende durur...

    Zamansız gelme elim kolum dağınıksa sarılamam ! 

    ben seni uyuttum, seni karıştırdım,seni şaşırdım birşeyler akıp akıp giderdi, dünyada başvurduğum bir şeydin, yalnızlığım gibi ...yanında sonsuz durduğum.

    Ve oturuldu bir takım şeyler söylendi... İmla kurallarıyla mutsuzluk üstüne.

    Sana diyeceğim şu ki küçüğüm; Büyüme! Hayat seni de mahveder.

    ‎Toprak, Sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar?

    gün gelir herkes sevdiğini anlar kaşla göz arasında.

    Sana olmayan özlem birşeye benzemiyor...

    Herkes ne zaman ölür? Elbet gülünün solduğu akşam.

    Ne yapalım Bari bağışlayalım birbirimizi.

    Senin bir yönün var orda durur yaşarım!

    Ancak durursa anlaşılır saatin kaç olduğu.

    Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.

    Sevgim acıyor. Kimi sevsem, Kim beni sevse...

    Özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir Özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir...

    Ne o beni kandırmıştı. Ne ben onu baştan çıkarmıştım. İkimizde bildiklerimizin ötesine, bulduklarımızın üstüne çıkmak istemiştik. Bir noksanlığı var sanıyorduk bütün olanların belki. Ama aslında bütünlüklerimize bahaneydik.

Hiçbir şey umurumda değil diyorum aşktan ve umuttan başka.