10 Aralık 2014

Füruğ Ferruhzad

Babasına yazdığı mektuptan
"Anımsıyorum da, ben evde kendim için felsefe kitapları okuduğumda ve edebiyat fakültesi felsefe hocası ile oturup saatlerce Doğu felsefesi üzerine tartıştığımda, siz benim hakkımda fikir yürütürdünüz; ben aptal bir kızmışım ve saçmasapan dergileri okuduğumdan kafam bozulmuşmuş, işte o zamanlar kendi içimde ezilirdim ve evde bu denli yabancı olduğumdan gözlerim dolardı.… pat diye öğütleriniz başlardı; her zaman çatık kaş ve öne eğilmiş bir kafayla. Sanki siz korkardınız, bizim gözlerimize bakar ve bize gülümserseniz biz sizin sevgi ve duygularınızın inceliğini anlarız ve bu sizin için çok kötü olur ve sonraları bizi artık sizden korkmaya, size uymaya mecbur edemezsiniz diye…”
"Özgürüm; bana vermekten korktuğunuz özgürlük ve benim sizden gizli olarak elde etmek istediğim ve bu nedenle hatalar yaptığım… Şimdi buradayım. Masa başında oturup okuyan, şiir yazan ve düşünen bir kadınım. Neden? Çünkü kendimin olduğumu biliyorum. Artık kimsenin nefret ve aşağılama dolu gözleri üzerimde değil. Ve ben kendim için, kendi benliğim ve varlığım için sorumluluk duyuyorum…”
"Ben, ruhum memnun olduğu zaman mutluluk duyuyorum ve şiir benim ruhumu memnun ediyor. Şayet, insanların elde etmek için çırpındıkları bu güzellikleri bana verseler ve karşılığında şiir söyleme yeteneğini benden alsalar, intihar ederim. Siz benden vazgeçin, siz bırakın ben sizce mutsuz ve aylak olayım, ancak ben hiçbir zaman yaşamımdan yakınmayacağım…"