16 Kasım 2014

Milan Kundera "Yaşadığı yeri terketme arzusundaki insan mutsuz bir insandır."

En anlamlı bakış, bir çift ıslak gözde saklıdır. Çok şey anlatır; Çünkü dil bağlanır, yürek konuşur .
    
Kadın Erkek eşitliği hiçbir zaman sağlanamaz. Çünkü terkedilen bir kadının canı, erkekten daha fazla acır.
    
Kiminle güldüğünü unutabilirsin; ama kiminle ağladığını asla .
    
Erkek hoşlandıktan sonra tanır, Kadın tanıdıkça hoşlanır.
    
Ağlama! Ağlat ki, kıymetini bilsinler.
    
En çok incittiğimiz kişilerin, aslında en çok sevdiklerimiz oluşu ne garip.
    
Ben ağlarken yanımda yoksan, Ben gülerken gölge yapma.
    
Hatırlanan geçmiş, zamandan yoksundur. Bir aşkı, bir kitabı yeni baştan okur ya da filmi tekrar seyreder gibi yeniden yaşayamazsınız.
    
Vedalarda başarısız olan kavuşmalardan pek büyük bir şey bekleyemez.
   
 İktidar sizi nereden yaralıyorsa, orası sizin kimliğiniz olur.
    
Bu dünyada gençlik ve güzelliğin bir anlamı yoktu; birbirinin tıpatıp eşi, ruhları görünmez olmuş bedenlerle dolu uçsuz bucaksız bir toplama kampından başka bir şey değildi yaşadığımız dünya.
    
Korkunun kaynağı gelecekte yatar. Kim gelecekten kurtulmuşsa, korkacak hiç bir şeyi yoktur.
    
Gözyaşları en iyi leke çıkarıcıdır.
    
Gülerek kaybettiklerini, ağlayarak kazanamazsın.
    
Bir erkek, bir kadına mektuplar yazdığında bunu, ileride o kadını baştan çıkarmak için yaşayacağı ortamı hazırlamak için yapar. Bu kadın bu mektupları gizli tutarsa bunu, bugün gösterdiği ağız sıkılığının, gelecekte yaşayacağı serüveni güven altına alması için yapar. Bunları üstelik bir de saklarsa bu, gelecekteki serüveni bir aşk olarak düşünmeye hazır olduğunu gösterir...
    
Hayatları felakete dönenler, suçlu avına çıkarlar.
    
Ama güçlüler güçsüzleri incitemeyecek kadar güçsüz olunca, güçsüzler çekip gidecek kadar güçlü olmak zorundaydılar.
    
Önceden de söyledim, eğretilmeler tehlikelidir. Aşk bir eğretilmeyle başlar. Yani bu şu demektir ki, aşk bir kadının, dilindeki ilk sözcükle şiirsel belleğimize girmesiyle başlar.
    
Peki, ağırlık gerçekten nefret edilmesi, hafiflik de göz kamaştırıcı mıdır.
    
Evet, mutluluk yinelenmeye duyulan özlemdir, dedi Tereza kendi kendine.
    
Bütün öngörüler yanılır; bu, insana bahşedilmiş çok nadir kesin bilgilerden biridir. Ama öngörüler gelecek hakkında yanılsa da, kendilerini dile getirenler hakkında doğruyu söyler, onların şimdiki zamanlarını nasıl yaşadıklarını anlamak için en iyi anahtardır.
    
Erkek her türlü yazılır, kadın ise parayı görünce yazılır.
    
Cennete duyulan özlem insanın insan olmamaya duyduğu özlemdir.
    
Gerçeğin düşten öte, çok daha öte bir şey olduğunu bulup çıkarmak için gelmişti.
    
Ardımızda bıraktığımız zaman daha geniştir, bizi geri dönmeye çağıran ses daha karşı konulmazdır. Bu deyişte keskin gibi bir hava var, ama yanlış. İnsan yaşlanır, sonu yaklaşır, her an gitgide kıymetlenir ve anılarla kaybedecek zaman yoktur. Nostaljinin; matematik çelişkisini anlamak gerekir, ilkgençlikte yaşanan hayatın hacmi tamamen anlamsızken nostalji en güçlü noktasındadır.