29 Nisan 2013

Ahmet Telli "Kuşlar mı ki, çok şey denildi şair dilinden."

‘kuşlar uçarlar uçarlar, insanlar vardı sanır..’
Cahit Zarifoğlu

‘belki bütün kuşlar uçar, belki değil mutlaka..’
Turgut Uyar

‘kuşlar boşluk boşluk uçtukça. bir şey hızla duruyor..’
Edip Cansever

‘takınsam kanat manat, kuş muş olsam seğirtsem..’
N.Fazıl Kısakürek

‘utanın; kuşlar uçuyor, uçaklar düşüyor..’
Özdemir Asaf

‘kuşlar mı ki, çok şey denildi şair dilinden..’
Ahmet Telli

‘yüreğinden beyaz kuşlar uçardı yüreğime..’
Haydar Ergülen

‘uçan kuşlar konsun senin göğüne..’
Murathan Mungan

‘konuk et, kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana..’
Yılmaz Odabaşı

‘kuşlar uçuyor, kervanlar geçiyor, bir iğne deliğinden..’
Âsaf Hâlet Çelebi

‘kuşlar geçiyor, derken; yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık..’
Orhan Veli Kanık

‘hasretsiz bir kanat şakırtısına, mavi gökte kuşlar yine uçar mı?’
Ahmet Hamdi Tanpınar

‘sen gittin gideli kuşlar anlamaz görünür..’
Hilmi Yavuz

‘ağaç anlatabilir kendini yağmura,
hiç değilse fısıldayabilir-bunu biliyorum.
kuş nasıl tarif edecek; konsa yeryüzünde av,
uçsa bir ömür boynunda vebal.’
Birhan Keskin

‘canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını..’
Cemal Süreya

kuşlar da kaderle uçar..’
Cahit Zarifoğlu

William Shakespeare - Soneler

44. Sone
Düşünceye dönüşse benim etim kemiğim
Yolum kurban gidemez hoyrat mesafelere;
Ben tüm uzaklıkları aşıp erişeceğim
Sınırsız ötelerden senin olduğun yere.
Varsın sımsıkı basın ayağım topraklara
Dünyada bir köşede senden uzak mı uzak
Çevik düşünce sıçrar dinlemez deniz. kara
Ulaşır özlediği yere hayal kurarak.
Ben düşünce değilim: ah düşündükçe bunu
- Sen gittin ben uçamam - bu öldürüyor beni;
Alt tarafı varlığım biraz toprak biraz su:
İnleyerek beklerim geleceğin keyfini.
Bu iki som maddeden birbirinin yasına
Nişan takan o ağır yaşlar kalacak bana.
45. Sone
    Öbür ikisi hafif hava paklayan ateş
    Ben nerdeysem onlar da hep seninle beraber:
    Birisi düşünceme öteki arzuma eş;
    Bir vardır bir yok: böyle hızla kayıp giderler.
    Bu uçucu maddeler yel yeperek yol alır.
    Aşk elçileri gibi. sevecenlikle sana;
    Canım dört maddedendir. o ikisiyle kalır
    Üzgün yürekle düşer ecelin kucağına.
    Tüm varlığım kavuşur öz yapısına derken:
    O hızlı haberciler senden dönmüştür işte –
    Onlar bana müjdeler getirmiştir gelirken
    Senin sağ sapasağlam olduğunu görmüş de.
    Duyunca mutluyumdur sonra sevincim söner;
    Yine elçi yollarım hüzün kalbime döner.
46. Sone
    Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye
    Senin güzelliğinin ganimeti yüzünden:
    Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye
    Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden.
    Gönlüm bildirir senin orada yattığını
    Öyle bir hücrede ki giremez billur gözler;
    Gözüm inkâra kalkar gönlün anlattığını
    Güzel yüzünün ona sığındığını söyler.
    Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır
    Düşünceler kurulu: soruşturur hakçası
    Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır
    Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası:
    Senin dış güzelliğin olur gözümün payı
    Gönlüm kazanır aşkın gönlündeki dünyayı.
    47. Sone
    Anlaşıp birleştiler benim gözümle gönlüm.
    Karşılıklı iyilik yaparlar gerek varsa:
    Bir bakışa acıkıp azap çekerse gözüm
    Ya da seven kalbimi hıçkırıklar boğarsa.
    Gözlerim. sevgilimin resim şölenindedir.
    Gönlümü çığırırlar renklerin cümbüşüne;
    Güzlerim de gönlüme konuktur arada bir
    Ve candan ortak olur bu sevdanın düşüne.
    Ya resminle bendesin ya benim aşkımla bak.
    Sen hep can evimdesin uzaklara gitsen de.
    Kalamazsın bendeki düşüncelerden uzak.
    Ben hep onlardayım ya. onlar her zaman sende.
    Onlar uyusalar da resmin işte karşımda
    Gözü gönlü uyutmaz şölen yapar canımda.
48. Sone
Nasıl da özenmiştim yola çıkmadan önce:
Değersiz her malımı mahzene kapatarak
Tam bıraktığım gibi bulmak için dönünce
En güvenli yerlerde hınzır ellerden uzak.
Mücevherlerim senin yanında çerden çöpten:
Sen eşsiz huzurumdun şimdi yas olacaksın;
Sen ki canlar canısın derdim günümsün hepten
En adi hırsızların elinde oyuncaksın.
Ben sandığa koymadım kilitlemedim.seni;
Yoksan bile ordasın diye bildiğim yere
Can evime usulca sokup gizledim seni
Girip çıkasın diye kendi keyfine göre.
Seni çalarlar ordan bile işte korkum bu:
Böyle değerli ödül hırsız eder namusu.
49. Sone
O gün gelsin hazırım; ergeç gelirse o gün
Kusurlarıma bakıp kaşını çatacaksın
Aşkının değerine ters düşecek gördüğün
Bu uyuşmaz hesabı silip kapatacaksın.
O gün gelsin hazırım; el gibi geçersin ya
O gün gözlerinle selâm bile vermeden;
Aşk bürünmüştür artık bambaşka bir kılığa.
Asık suratın için bulursun birçok neden.
O gün gelsin hazırım alıştırdım kendimi:
Değerim hakkım budur diyerek bile bile.
Kendime karşı tanık kaldırırım elimi
Ve savunurum senin haklı özrünü şöyle:
Zavallı ben’i bırak yasalar senden yana
Gerekçe gösteremem bana sevgi duymana.
50. Sone
Yola koyuldum ama ilerlemek ne de zor;
Şu yorucu yol var ya ben sonuna vararak
Rahata kavuşmayı umarken şöyle diyor:
“Sen ne kadar gidersen dostun o kadar ırak.”
Beni götüren hayvan üzüntümün yorgunu
Güçbelâ yürür benim dert yükümü taşırken;
Zavallı bir sezgiyle öğrenmiş sanki şunu:
Binicisi hız sevmez senden uzaklaşırken.
Kanlı mahmuzum bile onu öne süremez
Sağrısını öfkeyle bazen dürtükleyince;
Yalnız inilder de başka yanıt veremez
O derisini deşen mahmuzdan keskin bence.
___çünkü o inleyişten şu doğuyor kafamda:
___benim derdim önümde sevincimse arkamda.
 
51. Sone
Bineğimin suçunu hoş görebilir sevgim:
    Yavaş gitti ben hızla uzaklaşırken senden.
    Senin olduğun yerden niçin koşup gideyim?
    Dönünceye dek koşu tutturmağa yok neden .
    Ah. zavallı hayvanım ne özür bulur böyle.
    Hızların en yamanı bana yavaş görünür;
    Ben üzengi vururum rüzgâra binsem bile.
    Kanatlanıp uçarım başka her hız sürünür.
    Aşık atamaz hiçbir at arzumla o zaman.
    Çünkü arzu en güçlü aşktan doğan yaratı.
    Kişner - külçe et değil - ateşli bir küheylân;
    Aşka karşılık sevgi hoş görür bitkin atı.
    Senden uzaklaşırken kasden yavaş gitti ya
    Ben sana koşup onu bırakacağım yaya.
52. Sone
Nasıl açar da kutsal anahtarıyla zengin
Kucaklaşırsa cânım kitli hazinesiyle
Seyrek tadılan zevkin körlenmemesi için
Nasıl denetlemezse her saat - ben de öyle ...
İşte bunlar en mutlu en şanlı şölenlerdir:
Arada bir gelirler upuzun yıl boyunca;
Paha biçilmez taşlar seyrek dizilenlerdir
Ayrık mücevherlerdir görkem verenler taca.
Zaman mücevher kutum gibi basar bağrına
Ya da giysi dolabım gibi saklar da seni
Eşsiz kutsallık versin diye eşsiz bir ana
Gözler önüne serer tutuklu görkemini.
Erdemlerin sonsuzdur varlığın gür ve kutlu:
Sana ermek zaferdir sensizlik umut dolu.
53. Sone
Sen neden yapılmışsın varlığının özü ne?
Sayısız garip gölge el pençe divan sana.
Herkes tek bir kez yansır herkeste tek bir gölge;
Tek olan senden düşer her gölge dört bir yana.
Besbelli sana desem gel Adonis' i * anlat:
O senin sahte resmin salt kötü bir taklidin ...
Helena'nın* yüzünde her güzellik bir sanat
Ve sen Yunan giysili bir yeni şahesersin.
Dile getir ilkyazı hasadın bolluğunu
Sendeki güzelliğin gölgesi olur biri
Öteki isbat eder ne cömert olduğunu -
Ve biz sende buluruz tüm kutsal biçimleri.
Senden bir payı vardır tüm dış güzelliklerin;
Gönül sadakatinde yoktur eşin benzerin.
54. Sone
Ah güzellik nasıl da doğruluğun kattığı
Cânım süslerle kat kat güzelliğe bürünür!
Gül alımlıdır ama bağrında yaşattığı
Tatlı kokuyla bize çok daha hoş görünür.
Yaban güllerinin de büyülü kokularda
Görkeme ermiş güller kadar koyudur rengi;
Onlar da dikenlidir: yaz soluğu açar da
Konca peçelerini oynarlar dört kol çengi.
Ama dış görünüştür onların tek erdemi
Yaşarlar okşanmadan; gözlerden ırak solar
Yapayalnız ölürler. Cânım güller öyle mi:
Tatlı ölümlerden varlığa ıtır dolar.
Sevgi dolu güzel genç sen solup gittiğinde
Şiirlerimde yaşar senin öz gerçeğin de.
55. Sone
Ne yaldızlı hükümdar anıtları ne mermer
Ömür süremez benim güçlü şiirim kadar;
Seni pasaklı Zaman pis bir mezara gömer.
Ama satırlarımda güzelliğin ışıldar
Savaşlar tepetaklak devirir heykelleri
Çökertir boğuşanlar yapı demez sur demez
Ama Mars’ın kılıcı cengin ateş selleri
Şiirimde yaşayan anını yok edemez.
Ölüme ve her şeyi unutturan düşmana
Karşı koyacaksın sen; yeryüzünü mahşere
Yaklaştıran çağların gözünde bile sana
Bir yer var övgüm seni çıkarttıkça göklere
Dirilip kalkıncaya kadar mahşer gününde
Yaşarsın şiirimde sevenlerin gönlünde

26 Nisan 2013

"Yedinci yönü insanoğlunun bakmak en zor olan yerine, yani kalbine yerleştirdi." Sioux Şefi


Tanrı altı yönü yerli yerine yerleştirdi. Doğu, batı, kuzey, güney, alt, üst. Bir tek yön kalmıştı ki hala yeri belli değildi. O yedinci yöndü ve hepsinin en kuvvetlisiydi, Akıl ve hikmet onun içindeydi. Tanrı Onu kolayca bulunmayacak bir yere Koymak istedi. Nihayet kararını verdi, Yedinci yönü insanoğlunun bakmak en zor olan yerine, yani kalbine yerleştirdi. 

Hint Felsefesinin 4 Altın Kuralı

KURAL 1: “Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.

KURAL 2: “Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”

KURAL 3: ” İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.

KURAL 4: “Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.”

Ahmet Hamdi Tanpınar - Sonbahar & Mavi, maviydi gökyüzü

Sonbahar
Durgun havuzları işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle,ufkuna bak.

Düşünme mevsimi inleten rengi
Elemdir mest etsin ruhunu
Eser rüzgarların durgun ahengi.

Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver

Mavi, Maviydi Gökyüzü
Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
İçinde ne garip yazdı...

Garip, güzel, sonra mahzun
Işıkla yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller,
Beyaz, beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgâr
Ve uykusu çiçeklerin.

Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
İkindi saatlerinde...

Birden gülümseyen yüzün
Sabahların aynasında
Ve beni çıldırtan hüzün
İki bakış arasında.

Düşüngü - Özdemir Asaf

hepsinin gelmesini bekleme
bir kişi gelmeyecek

sen alışmayasın diye
korkmayasın diye
düşünesin diye

kendine yetmen için
herkesin kendinden kaçacağı yerlerde
sen kaçmayasın diye

gelenler gitmeyecekmiş gibi
doğumlarda ölümlerde
duyasın diye

bildiğini bildirmek için
bilmemeyi öğrenmelisin
tam kalasın diye

hepsinin gelmesini bekleme
sen varolasın diye
bir kişi gelmeyecek
sen bir olasın diye

Yavaş Yavaş Ölürler - Martha Medeiros

Alışkanlıklarının esiri haline gelenler,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ritmini, hızını hiç değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Tanımadıkları kişilerle konuşmayanlar
Yavaş yavaş ölürler.
Televizyonu gurusu yapanlar
Yavaş yavaş ölürler.
Tutkudan kaçınanlar,
Siyahı beyaza tercih edenler,
“Ben”i, duygular demetine ağar basanlar,
- ki o duygulardır gözlere ışığını yeniden kazandıran

Ve kırık kalpleri onaran -
Yavaş yavaş ölürler.

Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Belirsizlik için bilineni riske atmayanlar,
Rüyalarının peşinden gitmeyenler,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar
Yavaş yavaş ölürler.
Seyahat etmeyenler,
Okumayanlar,
Müzik dinleyemeyenler,
İçlerinde lütuf bulunmayanlar
Yavaş yavaş ölürler.
Kendilerine olan sevgilerini yıkanlar,
Hiçbir zaman yardım istemeyenler
Yavaş yavaş ölürler.
Günlerini kötü talihinden
Veya dinmeyen yağmurdan yakınmakla geçirenler
Yavaş yavaş ölürler.
Bir projeden başlamadan vazgeçenler,
Bilmedikleri konularda soru sormayanlar,
Ve bildikleri konuda soru sorulduğunda cevap vermeyenler
Yavaş yavaş ölürler.

23 Nisan 2013

23 Nisan 1920

Türk Milleti, 23 Nisan 1920'de, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün önderliğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kurarak, yeni bir devletin temelini atmış oldu. Bu tarih, egemenliğin hanedandan alınıp Millete devredilişinin resmen başlangıcını oluşturan bir devrimin tarihidir. Böyle bir devrimin, yüzyıllar boyu, değil gerçekleştirilmesi, hayâl edilmesi bile mümkün değildi. 23 Nisan 1920, sadece TBMM'nin kuruluş günü değildir. Bu gün, aynı zamanda demokratik parlamenter rejimin temelinin de atıldığı gündür.

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Mondros silah bırakışması imzalanmış, savaşı kazanan emperyalist ve sömürgeci güçler Anadolu'yu aralarında paylaşmış; Padişah ve Osmanlı Meclisi ve uydu hükümeti bu durum karşısında, sadece kendilerini kurtarma çabası içine girmişti.

Mustafa Kemal, Türk Milleti ile birlikte, Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak üzere 19 Mayıs 1919'da Samsun'dan yola çıkmıştı. O'nun birincil amacı ulusal egemenlik ve her bakımdan tam bağımsızlık üzerine yükselen yeni bir Türk Devleti kurmaktı.

Bir ulusal uyanışın belgesi olan Amasya Genelgesi'ndeki şu cümle, Mustafa Kemal'in bu konudaki kararlılığını ve Millete verdiği olağanüstü değer ve önemi ortaya koymaktadır:

"Milletin bağımsızlığını yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır".

Hem Saltanata hem de işgal güçlerine karşı Milli Mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal, parlamenter rejimi ve hukuk devleti ilkelerini bu tarihten itibaren resmen yürürlüğe koymuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni, Milletin temsilcileriyle kurmuştur. Bu nedenle, 23 Nisan Türk Milleti için olağanüstü önemde bir dönüm noktası olmuştur.

23 Nisan, artık her yıl Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaktadır.

- Ulusal egemenlik günü olarak kutlanmaktadır, çünkü artık kişi değil millet söz sahibidir

- Çocuk Bayramı olarak kutlanmaktadır, çünkü her Milletin geleceği çocuklarıdır ve ilk önce onların parlamenter demokrasinin anlamını kavramaları gerekir.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın, uluslararası eğitim, bilim ve kültür konularının çatı organizasyonu olan UNESCO, Türkiye'nin önerisi üzerine, bunu dikkate alarak,her yılın 23 Nisan gününü "Dünya Çocuk Günü" olarak ilan etmiştir.

İşte, uluslararası anlam ve önem kazanan bu tarih, 1979'dan beri, Türkiye'de "Uluslararası Çocuk Şenliği" olarak, ülkemizin geleceği olan çocuklarımız tarafından, dünyanın çok sayıda ülkesini temsilen gelen çocuklarla birlikte, coşkuyla kutlanmaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış ve Türk Milleti'ne egemenliğin devrediliş tarihi olan 23 NİSAN'ın, tüm dünyada resmen "Dünya Çocuk Günü" olarak ilan edilmesi, dünya tarihinin gösterebilecek emsal bulamadığı bir Türk Devlet Adamının, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün, O'nun öncülüğünde gerçekleştirilen Türk Devrimi'nin ve Atatürk İlkelerinin evrenselliğini ortaya koyması bakımından da büyük önem taşır. 

 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun🌼


21 Nisan 2013

Doğan Cüceloğlu "Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur." _ Jorge Amado


 
 “Bir İnsanın Anavatanı, Çocukluğudur.”
Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum,
dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle
bir konuşma yer aldı:
- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?
- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım. Hayatım değişti. O
seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum;
onun için elinizi öpmek istedim.
- Ne oldu, nasıl oldu?
- Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle
beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki, “Bir insanın anavatanı
çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması
çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu
doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır.”
Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti:
- Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, “Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu
doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır.” Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime
düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor
muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye
düşündüm. Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı. Dokuz yaşındaki oğlum ben
işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya çalışıyordu. Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor
musunuz, Hocam?
- Hayır, neden?
- Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum. “Oğlum bugün ödevini yaptın mı?” Tuhaf tuhaf
bakıyor, gözünü kaçırıyor, daha da sıkıştırınca, hayır anlamına gelen, “cık” sesini çıkarıyordu.
Kızıyordum, söyleniyordum, “Niye yapmıyorsun ödevini!” diyordum. Aramızda sürekli tartışmalar,
sürtüşmeler oluşuyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu.
Burada biraz sustu, soluklandı. Sanki hatırlamak istemediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye
çalışıyordu. Sonra konuşmaya devam etti:
- Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım. “Ben ne biçim babayım,” diye kendime
sordum. Seminer için geldiğim İstanbul’dan çalışma yerim olan Kayseri’ye gidinceye kadar düşündüm;
otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi kendime dedim ki, eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar
alalım. Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın.
- Radikal bir karar!
- Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi, Hocam. Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti.
Ben eve gelince eşime dedim ki, hadi gel otur, konuşalım. Yemekten sonra oturduk konuştuk, çocuklar
yattı biz konuşmaya devam ettik. Seminerde anlatılanları aktardım, böyle böyle böyle diye izah ettim ona
ve en nihayet dedim ki, ya benim gönlümden ne geçiyor sana söyleyeyim. Bizim oğlumuz var ya bizim
oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu
yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, oluruna bıraktık. Gel şimdi
eğiştirelim bunu.
- Eşiniz ne dedi?
- Hocam biliyor musun ne oldu?
- Ne oldu?
- Karım hayretle bana baktı ve dedi ki, “Bu ne biçim seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok
bizim ki çocukluğunu yaşayacakmış! Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıflarını geçecek
ilerleyecek! Öyle şey olmaz.”
- Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalmasını istemiyor, kaygılanıyor!
- Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mücadeleye devam ettim. Her gün, her akşam gece
yarılarına kadar karımla konuştum. Üç gecenin sonunda bana, peki ne halin varsa gör, dedi.
- Pes etti, yani. Peki, sen ne yaptın?
- İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakkabımı şöyle kapının yanına bıraktım işe gittim; işten
dönünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki, oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı
ve “Hayır!” anlamına gelen “cıkk” dedi. O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız, dedim.
Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla beraber sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları
bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat altıdan sekiz buçuğa
kadar sokaktaydık. Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber banyoya girdik, duş yaptık. Havluyla
kuruladım, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her
gün, her gün, her gün oynadım. Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu
kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, baba ya, ben seni çok seviyorum. Hocam
nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım. Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar sevdiğini hiç
söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu
söylemeyecekti. “Ne büyük tehlike!” diye düşündüm. Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin
farkında olmayacaktım.
- Demek farkına vardın, seni kutlarım. Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında
olmadığı gizil, örtük ama önemli bir tehlike!
- İçimde bir şükür duygusu, havluyla çocuğumu kuruladım ve giydirdim ve artık her gün oyun oynamaya
devam ettik. Zaman geçti, iki hafta sonra okul, öğretmen veli buluşması için okula davet etti. Daha önceki
veli buluşmalarında öğretmen, “Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık burgacık yazıyor,
dikkat etmiyor. Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun.
Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst yapsın,” demişti.
O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu davet gelince ben eşime dedim ki, hadi
okuldaki buluşmaya beraber gidelim! Yok, dedi, sen tek başına gideceksin, ben gelmeyeceğim.
- Eşiniz gelmek istemedi!
- Hayır istemedi. Ya beraber gidelim, diye ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi. Ben yalnız
gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına geçtim
ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye. Mahcup olacağımı düşünüyordum. Her şeyin daha
kötüye gittiğini düşünüyordum. En nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler. Sıra
bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu çocuğa, dedi. Hiç cevap
vermedim, önüme baktım. Lütfen söyleyin ne yaptınız bu çocuğa, dedi. “Çok mu kötü hocam?” diye
sordum. Gülümsedi, hayır, kötü değil, dedi. “Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri
iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa siz?”
- Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz?
- Hocam biliyor musunuz öğretmenin karşısında ağlamaya başladım. İnanamıyordum kulağıma, içimden,
vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar, duygusu vardı. Eve geldim, karım yüzüme baktı, gözlerim
ağlamaktan kıpkırmızı. “O kadar mı kötü?” diye sordu. Ona da cevap veremedim Hocam, ona da cevap
veremedim! Ağladım. Daha sonra anlattım. Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür
ediyorum. Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız. Ailemin mutluluğu kurtuldu.
Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. Anavatanı mutlu olan bir çocuk çalışmasını, okulunu her
şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş.
“Gel seni yeniden kucaklayayım!” dedim. Kucaklaştık.
“Çocuklar gülsün diye!” yaşayalım. Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur. Çocuklar gülerek, oynayarak
büyürse, sonunda büyükler güler. Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler.
çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun!

Doğan CÜCELOĞLU
 
 
 
 
 
 
 
"Bir İnsanın Anavatanı Çocukluğudur."  
 

Yağmur ve Ben - Cahit Sıtkı Tarancı

Bir bahar güneşini içinde saklayana,
Bu yağmur manzarası nihayetsiz bir huzur,
Benimse içerimden akseden âlem yağmur;
Sanırım derinlerden biri seslenir bana.

Kendi çizgini uzat


UZUN ÇİZGİ
Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye:“Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?” diye sordu.Öğrenci, bir süre düşündükten sonra,“Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum” dedi. “En iyi ben olmalıyım. ”Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak, “Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” dedi.Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi.Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti. “Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?” diye sordu.Öğrenci utana sıkıla,“Daha kısa” diyerek başını öne eğdi.Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine şunları söyledi:“Bilgini ve yeteneklerini artırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir...”

"Aşk, gitmekten vazgeçip sevmektir aslında." Özdemir Asaf

İmkânsızlıkları yaşamak mıdır sevmek,
Yoksa severken imkânsız mıdır yaşayabilmek?

Zor mudur gözlerine bakarken sevgiyi görmek,
Yoksa sevgi midir gözlerindeki tek gerçek?

Kolay mıdır biranda vazgeçip gitmek,
Yoksa gitmekten vazgeçip, sevmek mi gerek? 


Aşk, gitmekten vazgeçip sevmektir aslında.

"Hayatta her şey olabilirsin; Fakat mühim olan hayatın içinde "İNSAN" olabilmektir."

 
  -Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan aşık olup inanınca.

    -Yaşarken anlayamadıkları değerleri, öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. 
 
-Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu, hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade etmektir.

    -'Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?

    -Kadın; bilene "nefes", bilmeyene "nefs"tir.

    -Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı...

    -Şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır. Şeytanda eksik olan tek nimet aşk...Şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır.

    -Kıyamet günü, Bedenim, bedenim diyeceksin. Hz. Muhammed, Ümmetim, ümmetim diyecek. Cennet, Hissem, hissem diyecek. Cehennem, Payım, payım diyecek. Rabbu'l-İzzet, Kulum, kulum diyecek.

    -Sen nasıl bir pınarsın Mevlana'm, içtikçe daha çok susadığım...

    -Allah bir insanı senin elinle ayağa kaldıracaksa, sen nasıl elini uzatmazsın ? Allah seni insanlara sevdirmek istiyor, Allah senin dağılmış parçalarını topluyor. Aşka nankörlük etme!

    -Ey aşk! Sen öyle bir kişisin ki, dünya tokları, senin vuslatının açlarıdır.

    -Aşık odur ki, Allah'tan aldığı aşk emanetini Allah'a verir. Aşk mezhebinde her şey Yüce Aşk'a kurbandır.

    -Dostluk gül olmaktır yaprağı ile de dikeni ile de.

    -İnsanlar maşuk aramıyor, bencil duygularına köle arıyor. Köle buluyor ama aşkı bulamıyor...

    -Ey gönül! Şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?

    -Her şey insanoğluna feda iken insanoğlu ise kendine cefa olmuştur.

    -Hakiki dost Allah gibi mahrem olmalıdır. Dostun çirkinliklerine, hoşa gitmeyen hallerine tahammül etmeli, hatasından incinmemelidir. Dosttan yüz çevirmemelidir, dosta itiraz etmemelidir. Nitekim rahmeti bol olan Allah kullarının ayıplarından, günahlarından, noksanlarından dolayı onlardan yüz çevirmez. Tam bir inayet ve şefkatle, onlara rızkını verir. İşte garazsız, ivazsız dostluk budur...

    -Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor.
    Derin denizleri ise ancak derin sevdalar..
    Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor.
    Anladım ki susan her şey derin ve heybetli…

    -Bu nicelik ve nitelik dünyasının ucunda
    Dertli sesiyle konuşan bir adam durmakta !
    Gözü kartallarınkinden bile daha keskin
    Yüzü şahididir gönül ateşinin
    İç ateşinin yakıcılığı artıyor her zaman
    Arzuyla dolu bir ruhtan, yanan bir avuç topraktı
    Aşk ve sarhoşluktan nasipsiz bilginler
    Tedavi için nabzını hekim eline verdiler...

    -Allah senin kapından aşk sarayına bir insan alacaksa, o insana sen nasıl ben seni sevmiyorum dersin?

    -Sende o var bu var, falan dedi var, falan anlattı var, peki sende senden ne var Mevlana?

    -Gençliğimde aradığımı yaşlılığımda buldum , neylersin. Ya ben erken geldim ya sen geç kaldın vuslata , neylersin. Kader!

    -Önce sevgiyi anlayalım.

    -Elalem şarap içer sarhoş olur, biz aşk ehliyiz içmeden sarhoş olmuşuz..

    -Musikinin ritminde bir sır saklıdır; eğer onu ifşa etseydim dünya alt üst olurdu..

    -Her yolun bir adabı vardır. Allah'ı sevmenin de bir adabı vardır. Derviş sadece gönlü geniş ve ruhu gezgin bir sufi demek değildir ki.

    -Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim.Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi?

    -Alimken arif oldun, peki aşık olmaya namzet misin?

    -Ey Celaleddin, talipsen yüreğime, yalnızlığını adayacaksın bana.

    -Eğer susarsan konuşman daha aydınlık olur. Çünkü sükutta hem sessizliğin ışığı, hem de konuşmanın faydası gizlidir.

    -Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü her insan ölecek yaşta..

    -Anladım ki: İnsanlar;
    Susanı korkak.
    Görmezden geleni aptal.
    Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar.
    Oysaki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar.
    Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar..!

    -Sözler hakikat değildir ağızdan çıkan seslerdir. Hakikati öğrenmek için söze değil yaşamaya ihtiyaç vardır.

    -Allah'ın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken... Biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle, yargılama hakkına sahip olabiliyoruz!

    -Kapımıza değil, kalbimize vuran buyursun!

    -Hayata tepeden bakarsan insanların sadece tepesini görürsün. Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak. O zaman onların hem yüzünü, hem kalbini görürsün.

    -Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.

    -Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil, kalpte olur. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.

    -Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun. Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?

    -Bir gül kadar güzel ol; ama dikeni kadar zalim olma. Birine öyle bir söz söyle ki, ya yaşat ya da öldür; ama asla yaralı bırakma.

    -Ey İnsan... Kafdağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma, her şeyin bir hesabı var: Üzdüğün kadar üzülürsün.

    -Hüzün, taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.

    -Diyorlar ki Dost acı söyler? Acıyı söyleyene Dost denilmez ki! Seni sevmeyen acı söyler Dostun, sana söyleyeceği acı dahi olsa, senin canını acıtmayacak şekilde tatlı dille söyler.

    -İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden...

    -İnsanoğlunun edepten nasibi yoksa, insan değildir. İnsan ile hayvanı ayıran edeptir...

  -Sen ol da, ister 'yâr' ol, ister 'yara'; lütfun da başım üstüne, kahrın da.

    -Gül, her gönlün mürşididir; kimini kokusuyla şad eder; kimini de dikeniyle irşad eder.

    -Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.

    -Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.

    -Allah âşıkları, sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.

    -Kalp midir insana sev diyen, yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı? 
 
 -Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme! Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma; sevgi yürekli olana yakışır.  

-Dönmektir sanırsın marifet, arş dönüyor yıldızlar dönüyor dersin, zahirdir gördüğün, zahirde dönersin, marifet dönmek değil bulmaktır bilesin.
 
-Aradığın şey o kitaplarda değil, aradığın şeyi okuyarak bulamazsın. Sende eksik olan şeyi gözlerinle tamamlayamazsın. Aradığın şeyi Dünya’da arayacaksın, aradığın şeyi yüreğinle bulacaksın. Dünya’da ki tüm kitaplar, tüm hesaplar, akıl oyunları, sayfalarca laflar, sevginin yerini tutmaz. Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın.

-Sen darda olduğun vakitlerde , sana bahşedilmiş olanlarla elinden geleni yaparsın en güzel çareleri düşünürsün uygularsın.. Fakat yine bir şeyler olmuyorsa o zaman teslim olmayıp kendini yerden yere vurman iyi bir durum değildir. Kendi iç huzurunu bozarsın daha direnmekle. Diren direnebildiğin kadar uygula sana verilmiş olanla, o anki imkanlarınla. Teslim ol demek elin kolun bağlı otur demek değildir. Sadece sen her imkanı denediğin halde olmuyorsa onda senin için belki daha değişik güzellikler olacaktır. Veya senin için hayırlısı neyse o olacaktır.

-Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.

20 Nisan 2013

Tüm Hastalıkların Zihinsel Nedenleri - Louise Hay


Addison Hastalığı
Derin boyutta duygusal yoksunluk. Kendine duyulan kızgınlık.
“Bedenimin, düşüncelerimin, duygularımın bakımını sevgiyle yapıyorum.”


Adrenal Sorunlar
Yenilgi duygusu. Kendine aldırış etmemek. Endişe
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Kendime bakma isteğini duyuyorum.”

Ağlamak
Gözyaşları hayatın ırmaklarıdır. Üzüntü ve korkudaki kadar sevinçte de gözyaşı dökülür.
“Tüm duygularımda huzur içindeyim. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.”

Ağrılar, Sızılar
Sevgiye hasret çekmek. Dokunulmayı özlemek.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Sevecen ve sevilen bir insanım.”

AIDS
Kendini reddetmek, cinsel suçluluk ve yetersizlik duygusu.
“Hayatın kutsal ve ben hayatın görkemli bir ifadesiyim. Cinselliğimden haz duyuyorum. Kendimi seviyorum.”

Akciğer Sorunları
Hayatı kabul etmemek. Depresyon. Üzüntü. Dolu dolu bir yaşama kendini layık görmeme.
“Hayatım mükemmel bir denge içinde. Hayatı dolu dolu yaşamaya hakkım ve kapasitem var.”

Akıntı
Eşe duyulan kızgınlık. Cinsel suçluluk duygusu. Kendini cezalandırma.
“Başkaları, kendime duyduğum sevgi ve saygının aynalığını yapıyor. Cinselliğimin coşkusunu yaşıyorum.”

Alerjiler
Kime alerji duyuyorsunuz? Kendi gücünü reddetmek
“Dünya güvenli ve dostça. Güvencedeyim. Hayatla barış içindeyim.”

Alkolizm
Ne yararı var? Yararsızlık, suçluluk, yetersizlik duygusu. Kendini reddetme.
“Şu anda yaşıyorum. Her an yeni bir an. Özdeğerimi görmeyi seçiyorum. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.”

Alzheimer Hastalığı
Yaşamı terketme arzusu. Hayatı olduğu gibi kabul edememek
“Her şey doğru zaman ve mekan sıralaması içinde gelişiyor. Her şey olması gerektiği gibi oluyor.”

Amfizem
Yaşam korkusu. Kendini yaşamaya layık bulmama.
“Dolu dolu ve özgür yaşamak en doğal hakkım. Hayatı ve kendimi seviyorum.”

Amnezi
Korku, hayattan kaçış. Kendi ayakları üzerinde duramama.
“Zeka, cesaret ve özdeğere daima sahibim. Hayatta olmayı seviyorum.”

Anemi
“Evet, ama” yaklaşımı. Haz yoksunluğu. Yaşam korkusu. Yeterli olmama duygusu
“Hayatın her alanında zevk alacağım çok şey var. Hayatı seviyorum.”

Anksiyete (kaygı)
Hayatın akışına ve gidişatına güven duymama
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hayatın akışına güveniyorum. Güvencedeyim.”

Anoreksi
Hayatı reddetmek. Aşırı korku, kendinden nefret ve reddedilme
“Olduğum gibiyim. Olduğum gibi olmaktan mutluyum. Yaşamayı seçiyorum. Hazzı ve kendimi kabul etmeyi seçiyorum.”

Anüs
Atma noktası, boşaltma noktası.
“İhtiyaç duymadığım şeyleri kolaylıkla ve rahatlıkla atıyorum.”

Anüs- apse:
Bırakmak istediğiniz şeyi bırakamamaktan duyduğunuz kızgınlık)
“Bıraktığımda güvendeyim. Sadece ihtiyacım olmayan şeyleri atıyorum.”

Anüs-Acı:
Suçluluk duyma. Cezalandırılma arzusu. Yetersizlik.
“Geçmiş geçmişte kaldı. Şimdi kendimi sevmeyi ve onaylamayı seçiyorum.”

Anüs-Fistula:
Gereksiz şeyleri kısmen tutarak atmak. Geçmişin olumsuzluklarına takılı kalmak.
“Sevgiyle geçmişi tümüyle özgür bırakıyorum. Özgürüm. Sevgiyim.”

Anüs-Kaşınma:
Geçmiş hakkında suçluluk duymak. Pişmanlık.
“Kendimi sevgiyle affediyorum. Özgürüm.”

Anüs kanaması:
Kızgınlık ve öfke.
“Hayatın akışına güveniyorum. Doğru ve yararlı adımlar atıyorum.”

Apati
Duygulara izin vermemek. Kendini ölü gibi hissetme. Korku.
“Duygularıma izin veriyorum. Kendimi hayata açıyorum. Yaşam deneyimlerine hazırım.”

Apandisit
Korku, yaşam korkusu. İyi şeylerin akışını engellemek.
“Güvendeyim. Kendimi gevşetiyor ve hayatın zevkle akmasına izin veriyorum.”

Apse
İncinme, küçümsenme, intikam duyguları içinde dönüp durma.
“Düşüncelerimin özgürleşmesine izin veriyorum. Geçmiş bitti. Huzurluyum.”

Arter
Yaşam sevincini taşıyan damarlar.
“Yaşam sevinciyle doluyum. Kalbimin her atışında tüm bedenime yayılıyor.”

Arterioskleroz
Direnme, gerginlik. Katışlaşmış dar düşünceler. İyiyi görmeyi reddetmek.
“Hayata ve hazza tamamen açığım. Sevgiyle bakmayı seçiyorum.”

Artrit
Sevilmediğini hissetmek. Eleştirilmek, kırgınlık.
“Sevgiyim. Kendimi sevmeyi ve onaylamayı seçiyorum. Başkalarına sevgiyle bakıyorum.”

Artritli Parmaklar:
Cezalandırma, suçlama arzusu. Kurban olduğunu hissetmek.
“Sevgi ve anlayışla bakıyorum. Tüm yaşadıklarıma sevginin ışığıyla yaklaşıyorum.”

Araba Tutması
Korku. Tutsaklık. Tuzağa düşmüş hissetmek.
“Zaman ve mekan içinde kolaylıkla ilerliyorum. Sevgi çepeçevre beni kuşatıyor.”

Astım
Nefes almaya hak duymamak. Boğulmuşluk duygusu ve bastırılmış gözyaşı.
“Hayatımın sorumluluğunu üstlenme güvenini duyuyorum. Özgür olmayı seçiyorum.”

Astım Nöbeti:
Korku. Hayata güvenmemek. Çocuklukta takılıp kalmak.
“Büyümekten korkmuyorum. Hayatıma ve kendime güven duyuyorum.”

Bebek Astımı:
Yaşam korkusu. Doğmaktan duyulan pişmanlık.
“Bu çocuk güven dolu bir ortamda ve seviliyor. Beklenilen ve değer verilen bir çocuksun.”

Ayaklar
Kendimizi, başkalarını, hayatı anlama kapasitemiz.
“Anlayışım genişliyor. Değişen dünyaya ayak uyduruyorum.”

Ayak parmakları:
Geleceğin küçük ayrıntıları.
“Tüm ayrıntılar kendi kendine yerlerini bulurlar.”

Ayak bileği:
Hareket ve yol belirlemeyi temsil ediyor.
“Hayatta ileri doğru adımları kolaylıkla atıyorum.”

Madura ayağı:
Dışlanmaktan duyulan çaresizlik duygusu. İleri adım atamama.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. İlerlemek için kendime izin veriyorum.”

Aybaşı Sorunları
Kadın olmaktan duyulan suçluluk duygusu. Cinsel organların günah, pis olduğu inancı.
“Kadın olarak gücümü ve bedenimin normal işlevlerini kabul ediyorum. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.”

Bacak Sorunları
- Üst:
Çocukluk travmalarının etkisinden kurtulamamak.
“Benim için bildiklerinin en iyisini yapıyorlardı. Onları affediyorum.”

- Alt:
Gelecek korkusu. Kıpırdamak istememek.
“Geleceğe güvenle bakıyorum.”

Bademcikler
Korku. Bastırılmış duygular. Tıkanmış yaratıcılık.
“Yüksek düşünceler bende ifade buluyor. Her şey iyiliğim için oluyor.”

Bağımlıklar
Kendinden kaçmak. Korku. Kendini sevmeyi bilmemek
“Artık ne kadar harikulade bir varlık olduğumun farkına vardım. Kendimi sevmeyi ve haz almayı seçiyorum.”

Bağırsaklar
Eski ve ihtiyaç duyulmayan şeyi atmaktan korkmak.
“Kolaylıkla eskiyi bırakıyor, coşkuyla yeniyi kabul ediyorum.”

Baş Ağrısı
Değersizlik duygusu. Korku. Kendini eleştirme.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Yaptığım şeyleri sevgiyle yapıyorum.”

Baş Dönmesi
Kaçış. Dağınık düşünce. Görmeyi reddetmek.
“Hayatla uyum ve barış içindeyim. Canlı ve mutlu olmakla güven içindeyim.”

Bayılmak
Korku. Baş edememek.
“Hayattaki her şeyle baş etme gücüm var.”

Beden Kokusu
Korku. Kendinden hoşlanmamak. İnsanlardan korkmak.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Güven duyuyorum.”

Beyin Tümörü
Yanlış programlanmış inançlar. İnatçılık. Değişmeyi reddetmek.
“Zihnimin bilgisayarını yeniden programlamak çok kolay. Hayat değişimler sürecidir.”

Bitkinlik
Can sıkıntısı. Yaptığı işi sevmemek.
“Hayattan coşku duyuyorum. Enerji ve coşkuyla doluyum.”

Boğaz Sorunları
Kendi adına konuşamamak. Yutulmuş kızgınlık. Tıkanmış yaratıcılık. Değişme ve korkusu.
“Kendimi özgürce, kolaylıkla, sevgiyle ifade ediyorum. Yaratıcılığımı kullanıyorum. Değişmeye hazırım.”

Boyun Ağrıları
Soruna bir başka açıdan bakmayı reddetmek. İnatçılık. Esnek olmamak.
“Kolaylıkla ve esneklikle bir konuyu her açıdan görebiliyorum. Bir şeyi yapmanın ve görmenin bir çok yolu var.”

Böbrek Sorunları
Yargılama, düş kırıklığı, başarısızlık. Utanç. Çocuk gibi tepki gösterme.
“Daima doğru adım atıyorum. Her deneyim yararlı. Büyümeyi seçiyorum.”

Bronşit
Bağırılıp çağrılan aile ortamı.
“Çevremde barış ve uyum var.”

Bunama
Çocuğun güven dolu sanılan dünyasına geri dönmek. Bakım ve ilgi talep etmek. Etrafındakileri bir çeşit kontrol etme yolu. kaçış.
“Korunma. Güven. Barış. Evrensel akıl hayatın her boyutunda çalışıyor.”

Burun Akması
İçsel ağlama. Çocuksu gözyaşı. Kurban.
“Hayatımın yaratıcı gücünün bende olduğunu kabul ediyorum. Hayattan zevk almayı seçiyorum.”

Burun Kanaması
Kabul görme isteği. Önem verilmeme duygusu. ‘Sevgi istiyorum.’
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Gerçek değerimi biliyorum.”

Cilt Sorunları
Kaygı, korku. Eski, derine gömülmüş bir tehlike. Dokunulma yoksunluğu.
“Barış ve sevgi düşünceleriyle kendimi koruyorum. Geçmişi unuttum ve affettim. Şimdi özgürüm.”

Cinsel Hastalıklar
Cinsel organların günah ve pislik yuvası olduğu inancı. Suçluluk. Cinsellikte insanları kullanmak, sömürmek, tecavüz etmek.
“Cinselliğimi sevgiyle ifade ediyorum. Bana iyi duygular hissettiren cinselliği yaşamayı seçiyorum.”

Cushing Hastalığı
Zihinsel dengesizlik. Sürekli çılgınca fikirler üretilmesi. Aşırı güçlülük duygusu.
“Sevgiyle bedenimi ve zihnimi dengeliyorum. Şimdi bana iyi duygular veren düşünceleri seçiyorum.”

Cüzzam
Hayatla baş edememe. Temiz ve iyi olmadığına dair uzun süreli inanç.
“Sınırlılığımı aşıyorum. Sevgi tüm hayatımı iyileştiriyor.”

Çene Sorunları
Kızgınlık. İntikam arzusu.
“Yarattıklarımı değiştirme gücü bende.”

Çıban (Şirpençe)
Bize yapıldığını düşündüğümüz haksızlıklara duyulan zehirli öfke.
“Geçmişi bırakıyorum, hayatımın her alanını iyileştirmek için kendime zaman tanıyorum.”

Çocuk Hastalıkları
Takvime, toplumsal kurallara ve sahte yasalara inanmak. Etrafındaki yetişkinlerin çocukça davranışları.
“Bu çocuk kutsal sevgi ve korumasıyla kuşatılmış. Zihinsel bağışıklık talep ediyoruz.”

Çocuk Felci
Paralize eden kıskançlık. Birisini durdurma isteği.
“Her şey, herkese yetecek kadar çok. Sevecen düşüncelerle özgürlüğümü yaratıyorum.”

Çürükler
Yaşamda küçük engeller. Kendini cezalandırma.
“Kendimi seviyorum ve saygı duyuyorum. Kendime sevecen davranıyorum.”

Dalak
Obsesyon. Bir şeylere aşırı tutku.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.”

Delilik
Aileden kaçış. Hayattan şiddetli bir kaçış.
“Bu kişi gerçek kimliğini biliyor ve Evrensel Aklın yaratıcı bir ifadesi.”

Denge Kaybı
Dağınık düşünceler.
“Hayatım olduğu gibi mükemmel ve güvenli. Her şey iyi ve güzel.”

Deniz Tutması
Korku. Ölüm korkusu. Kontrolü yitirme.
“Her yerde barış ve huzur içindeyim. Hayata güveniyorum.”

Dirsek
Yön değişimlerini ve yeni deneyimleri kabullenmeyi temsil. eder.
“Yeni deneyimlere, yeni değişimlere ve yeni doğrultulara kolaylıkla uyum sağlıyorum.”

Disk Kayması
Hayatta hiç bir desteğin olmadığı duygusu. Kararsızlık.
“Hayat, tüm düşüncelerimi destekliyor. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.”

Diş Sorunları
Uzun süreli kararsızlık. Karar vermek için düşünceleri analiz edememe.
“Doğruluk ilkesinden şaşmadan kararlarımı veriyorum. Doğru kararlar verdiğimin güvencesi içindeyim.”

Dişeti Kanamaları:
Hayatta aldığımız kararlardan haz duymama.
“Aldığım kararların doğruluğuna güveniyorum. Huzurluyum.”

Dişeti sorunları:
Kararları kesinleştirememek, hayat karşısında güçsüzlük.
“Kararlı bir insanım. Kendimi sevgiyle destekliyorum ve kararlarımı uyguluyorum.”

Diyabet (Şeker hastalığı)
Geçmişteki seçimlerinden pişmanlık duymak. Hayatı kontrol altına alma ihtiyacı. Derin üzüntü. Hayattan tat almama.
“Bu an güzelliklerle dolu. Günün tatlı yönlerini görmeyi, yaşamayı seçiyorum.”

Diz Sorunları
İnatçı ego ve gurur. Taviz verememe. Uzlaşamama. Esnek olmama.
“Affediyorum. Anlıyorum. Şefkat duyuyorum. Kolayca uzlaşıyorum.”

Doğuştan Gelen Sakatlıklar
Karmik. Böyle gelmeyi siz seçtiniz. Ailemizi de biz seçeriz.
“Her deneyim, gelişim sürecimiz için mükemmel. Olduğum gibi olmaktan mutluyum ve huzurluyum.”

Dudak Uçuğu
Hayatı küçümseme alışkanlığı. Kendini ve başkalarını aşırı eleştirme. ‘Her şey ne kadar kötü, değil mi’ deme alışkanlığı.
“Hayatla birim. Kendimi ve başkalarını seviyorum. Yaşamaktan mutluluk duyuyorum.”

Düşük
Gelecek korkusu.
“Hayat bana daima uygun çözümleri getiriyor.”

Egzama
Aşırı muhalefet, düşmanlık. Zihinsel feveran.
“İçimde ve etrafımda uyum, barış, sevgi ve hazla çevriliyim. Güvencedeyim.”

Eklemler
Hayatımızın yön değiştirmesi.
“Daima en iyi yöne doğru gidiyorum.”

El bileği
Hareketi ve kolaylığı temsil ediyor.
“Tüm deneyimlerime bilgelikle, sevgiyle, kolaylıkla yaklaşıyorum ve üstesinden geliyorum.”

Epilepsi
Eziyet çekme. Hayatı reddediş. Büyük mücadele duygusu. Kendine yönelik şiddet.
“Hayatı sonsuz ve haz dolu olarak görmeyi seçiyorum. Ben de sonsuz, haz dolu ve huzurluyum.”

Fıtık
Zedelenmiş ilişkiler. Gerginlik. Yanlış yaratıcı ifade.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Kendim olmakta özgürüm.”

Fibroid Tümör ve Kistler
Eşe derinden kırılma ve bu kırgınlığı besleme. Kadınlık benliğine darbe yemek
“Bu deneyimi bana çeken düşünce kalıbından kendimi kurtarıyorum.”

Frijitlik (Cinsel soğukluk)
Korku. Hazdan korkma. Cinselliğin kötü olduğuna dair inanç. Duyarsız eş.
“Bedenimden zevk duyarken güvencedeyim. Kadın olmaktan mutluluk duyuyorum.”

Gastrit
Uzun süren kararsızlık.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.”

Geğirme
Korku. Hayatı çabucak yutmaya çalışmak.
“Yapmam gereken her şeyi yeri ve zamanı var. Huzurluyum.”

Göğüsler
Anneliği ve şefkati temsil ediyor.
“Mükemmel bir denge içinde besleniyor ve besliyorum.”

-Kistler,Yumrular, Ağrılar
Aşırı annelik. Aşırı koruma. Aşırı tahakküm. Yaşamdan beslenmeyi engellemek.
“Kendim olmakta özgürüm, başkalarının da kendileri olma özgürlüğüne saygı duyuyorum. Herkes büyüyüp gelişmeli.”

Gözler
Berrak görüşü simgeliyor. Geçmişi, anı geleceği.
“Her şeyi sevgi ve sevinçle görüyorum.”

Göz Sorunları
Hayatta gördüğü şeylerden hoşlanmamak.
“Görmekten hoşlanacağım bir hayatı yaratıyorum.”

- Astigmat
Kendini olduğu gibi görme korkusu.
“Kendi güzelliğimi ve görkemimi görmeyi seçiyorum.”

- Katarakat:
Geleceği karanlık görmek.
“Hayat sonsuz ve haz doludur.”

- Çocuklar:
Ailede olan biteni görmek istememe.
“Bu çocuğu mutluluk ve güzellik kucaklıyor.”

- Şaşılık:
Aynı anda zıt amaçların olması.
“Gördüğüm bana güven veriyor.”

- Hipermetrop:
Anda yaşanılanların değerini bilmemek ve korkmak.
“Şimdi ve buradayım. Güvende olduğumu görüyorum.”

- Miyop:
Gelecek korkusu.
“Kutsal hayatın rehberliğine güveniyorum.”

- Glakoma:
Taşlaşmış affetmezlik.
”Sevgi ve şefkatle bakıyorum.”

- Keratit:
Aşırı kızgınlık. Yumruk atma arzusu.
“Bırakıyorum yüreğimdeki sevgi gördüğüm her şeyi iyileştirsin.”

Grip
Kitlesel karamsarlık ve inançlara uyum. Korku. İstatistiklere inanmak.
“Toplum inançlarının ötesindeyim. Toplumsal etkilerden özgürüm.”

Guatr
Üzerinde baskılara duyulan nefret. Kurban. Doyumsuzluk.
“Hayatımın tek otoritesi ve gücü benim. Kendim olmakta özgürüm..”

Gut Hastalığı
Tahakküm etme ihtiyacı. Sabırsızlık. Kızgınlık.
“Kendimle ve başkalarıyla barışığım ve huzurluyum.”

Hazımsızlık
İçgüdüsel korku, kaygı, başa çıkamama.
“Yeni deneyimleri kolaylıkla ve zevkle özümsüyorum.”

Hemoroid
Geçmişe duyulan kızgınlık. Geçmişin sorumluluğu altında ezilme.
“Yapmak istediğim her şey için zamanım var. Sevgi olmayan her şeyi bırakıyorum.”

Hepatit
Değişime direnç. Korku, kızgınlık, nefret.
“Düşüncelerim arınmış ve özgür. Geçmişi bırakıyorum, yeniye yöneliyorum.”

Herpes
Cinselliğin ayıp olduğu toplumsal inancı kabullenme. Cezalanma ihtiyacı. Utanç duygusu. Cezalandırıcı bir Tanrı’ya inanma.
“Benim Tanrı anlayışım sevgidir. Cinsellik normal ve doğaldır. Cinselliğimi ve bedenimi seviyorum.”

Hipertiroidi
İstenen şeyi yapamamaktan duyulan aşırı düş kırıklığı. Daima kendini değil, hep başkalarını düşünmek.
“Gücüme yeniden sahip çıkıyorum. Kararlarımı kendim veriyorum. Kendi mutluluğumun doyumunu yaşıyorum.”

Hiperventilasyon
Korku. Değişime karşı duymak. Gidişata güvenmemek.
“Nerede olursam olayım güven içindeyim. Hayatın akışına güveniyorum.”

Hipofiz
Kontrol merkezi.
“Zihnim ve bedenim mükemmel denge içinde.”

Hipoglisemi
Hayatın yükü altında ezilmek.
“Hayatımı hafif, kolay, zevkli hale getirmeyi seçiyorum.”

Hodgkin Hastalığı
Suçlama ve ‘yetersiz olmaktan duyulan büyük korku. Kendini kabul ettirmeye duyulan aşırı gereksinme çabalarıyla yaşam zevkinin unutulması.
“Kendim gibi olmaktan son derece memnunum. Olduğum gibi değerliyim ve yeterliyim. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.”

Horlama
Kalıplaşmış düşüncelerden kurtulmayı inatçı bir reddediş.
“İçinde sevgi ve haz olmayan düşüncelerimi bırakıyorum. Yeniyi, tazeliği, canlılığı seçiyorum.”

İçe Dönmüş Tırnak
İlerlemekten duyulan endişe ve suçluluk duygusu.
“Hayatta kendi yolumu çizmek en doğal hakkım. Güvenliyim. Özgürüm.”

İdrar Sorunları
Endişe. Eski, düşünceler saplanma. Bıkkınlık.
“Eskiyi kolaylıkla ve rahatlıkla bırakıyor ve yeniye hayatımda yer veriyorum.”

İdrar Yolu Enfeksiyonu
Genellikle karşı cinse veya sevgiliye duyulan öfke. Başkalarını suçlamak.
“Bu koşulları yaratan bilincimdeki kalıpları değiştiriyorum. Değişmeye hazırım. Kendimi seviyorum.”

İktidarsızlık
Cinsel baskı, gerginlik, suçluluk. Toplum baskısı. Önceki eşe duyulan öfke. Anne korkusu.
“Cinsel gücümü kolaylıkla ve zevkle ifade ediyorum.”

İshal
Korku. Reddetmek. Kaçış.
“Beslenme, hazmetme ve dışkılama sistemim düzenli işliyor. Hayatla barış içindeyim.”

İştah Sorunları
İştah –fazla:

Korku. Korunma ihtiyacı. Duyguları yargılamak.
“Güvendeyim. Hissetmek sağlıklıdır. Duygularım normal ve kabul edilebilir şeylerdir.”

İştah -az:
Korku. Kendini koruma. Hayata güvenmemek.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Güvendeyim. Hayat zevkli ve güven dolu.”

Kaba Etler (Butlar)
Gücü temsil ediyor. Gevşek kaba etler; gücün kaybolması.
“Gücümü akıllıca kullanıyorum. Güçlüyüm. Güven doluyum.”

Kadın Sorunları
Kendini, dişiliğini, dişilik prensibini reddetme.
“Kadın olduğum için mutluyum. Bedenimi seviyorum.”

Kalça Sorunları
Büyük kararlar almada duyulan korku. Gidilecek bir yönün olmaması.
“Hayatım denge içinde. Her yaşta kolaylıkla ve zevkle hayatımda ilerleme gösteriyorum.”

Kalp
Sevgi ve güven merkezi.
“Kalbim sevgi ritmiyle atıyor.”

- sorunları:
Uzun süreli duygusal sorunlar. Haz yoksunluğu. Kalbin katılaşması. Stres ve zorluklar.
 “Coşku, haz, mutluluk. Bunların düşüncelerimi, deneyimlerimi, bedenimi doldurmasına izin veriyorum.”

- Kalp Krizi:
Haz duygusunu para, pozisyon vb için feda etmek.
“Önce sevgi geliyor. Hayattan haz almayı seçiyorum.”

- Kalp damarlarının daralması:
Zihinsel katılık, katı yüreklilik,çelik gibi irade, esnek olmama. Korku.
“Sevecen mutlu düşünceleri seçerek sevecen, mutlu bir dünya yaratıyorum. Güvenli ve özgürüm.”

- Koroner Trombos (Kalp Damarları Tıkanıklığı):
Yalnızlık duymak ve korkmak. Yeterli olmamak. Yeterince uğraşmamak. ‘Asla yapamayacağım.’
“Tüm hayatla birim. Evren beni tümüyle destekliyor. Her şey harikulade.”

Kan
Bedende hazzı temsil ediyor, özgürce akıyor.
“Hayatın mükemmel ritmi içinde haz alıyorum ve haz veriyorum.”

Kan Sorunları:
Sevinç yoksunluğu ve düşüncelerin özgürce dolaşamaması.
“Sevinç verici yeni düşünceler içimde özgürce dolaşıyor.”

-Pıhtılaşma:
Haz duymaya kapalı olmak.
“İçimde yeni bir hayat uyanıyor.”

-Kanama:
Haz alma duygusunu yitirmek. Kızgınlık. ama neye?
“Hayatın mükemmel ritmi içinde haz alıyorum ve haz veriyorum.”

-Kan Basıncı
- Yüksek:
Uzun zamandır çözülemeyen duygusal sorun.
“Geçmişi huzurla bırakıyorum.”

-Düşük:
Çocukta sevgi yoksunluğu. Yenilgi. Niye uğraşayım ki? Nasılsa bir şey değişmeyecek.
“Hep sevinç dolu olan şu anda yaşamayı seçiyorum. Yaşamım bir sevinç kaynağı.”

Kabızlık
Eski düşüncelerden vazgeçmeyi reddetmek. Geçmişe saplanmak. Bazen cimrilik.
“Geçmişi bıraktığımda yenilik, tazelik, canlılık geliyor. Hayatın içimden akmasına izin veriyorum.”

Kandidia
Aşırı öfke ve düş kırıklığı. Kendini parçalanmış hissetmek. Tahakkümcü ve ilişkilere güvenmeyen, alıcı bir kişilik.
“Olabileceğim her şeyi olmaya kendime izin veriyorum. Hayatta en iyi şeylere layığım. Kendime de başkalarına değer veriyorum, takdir ediyorum ve seviyorum.”

Kangren
Marazi düşünceler. Zehirli düşüncelerin sevinci boğması.
“Şimdi uyumlu düşünceleri seçiyorum.”

Kanser
Derin acı. Uzun süre taşınan kırgınlık, sır, hüzün bedeni kemiriyor. Nefreti içine gömmek.
“Geçmişle ilgili her şeyi sevgiyle affediyorum. Yaşamımı mutlulukla doldurmayı seçiyorum. Kendimi seviyorum.”

Karaciğer
Öfke ve gazabın merkezidir.

- Sorunları:
Sürekli şikayet etmek. Kendini kandırmak. Haklı çıkmak için sürekli başkalarında hata bulmak. Kötü hissetmek.
“Kalbim açık olarak yaşamayı seçiyorum. Baktığım her yerde sevgiyi görüyorum.”

Karın Ağrıları
Korku, başlamış bir olayı, süreci durdurmak.
“Hayatın akışına güveniyorum. Güvencedeyim”.

Kas Sorunları
Aşırı korku. Herkesi ve her şeyi çılgın bir şekilde kontrol etme arzusu. Güven duymanın derin ihtiyacı.
“Hayatta olmak güzel. Kendim olmak güzel. Kendime güveniyorum.”

Kaşınma
Akıntıya kürek çekme arzusu. Doyumsuz. Pişman.
“Bulunduğum noktada huzurluyum. Arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanacağını bilerek, iyiliğimi kabul ediyorum.”

Katarakt
Geleceği olumlu görememek. Karanlık gelecek.
“Hayat sonsuzdur ve haz doludur. Her ana heyecanla yaklaşıyorum.”

Kazalar
İstediğini dile getirememe. Otoriteye karşı çıkma isteği. Şiddetle inanmak
“Bunu yaratan düşünceyi aşıyorum. Huzurluyum, değerliyim.”

Kekemelik
Güvensizlik. Kendini ifade yoksunluğu. Ağlamaya izin verilmemesi.
“Düşündüklerimi ifade etmekte özgürüm. Kendimi güven ve sevgiyle ifade ediyorum.”

Kellik
Korku. Gerginlik. Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışma.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hayata güveniyorum.”

Kemikler
Evrenin temel yapısını temsil ediyor.
“Dengeli ve sağlam yapılıyım.”

Kemik sorunları:

-Kırılma:
Otoriteye karşı tepki.
“Dünyamda kendimin efendisi benim. Düşüncelerim yalnızca bana ait.”

-Deformasyon:
Zihinsel baskı ve gerginlik. Kasların ve düşüncenin esnekliğini kaybetmesi.
“Hayatın nefesini dolu dolu içime çekiyorum. Hayatın akışına güveniyorum.”

Kısırlık
Hayat sürecine duyulan korku ve direnç. Anne baba olmaya ihtiyaç duymamak.
“Hayata güveniyorum. Doğru yerde, doğru zamanda, doğru şeyi yapıyorum. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.”

Kızarıklık
Gecikmelerden duyulan rahatsızlık. Dikkat çekmenin çocukça bir yolu.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hayatta her şey gerektiği zaman oluşuyor.”

Kistler
Acı veren eski bir filmi tekrar tekrar seyretmek. Acıları beslemek. Sahte büyüme.
“Zihnimin sinemaları güzel filmler gösteriyor. Çünkü ben seçiyorum. Kendimi seviyorum.”

Kistik Fibroz
Hayatın size mutluluk getirmeyeceğine dair derin inanç. ‘Zavallı ben’.
“Hayat beni, ben hayatı seviyorum. Hayatı dolu dolu ve özgür yaşamayı seçiyorum.”

Kollar
Hayat deneyimlerini kucaklama kapasitesi ve yeteneği.
“Yaşadıklarımı kolaylıkla ve zevkle, severek kucaklıyorum.”

Kolesterol
Haz kanallarının tıkanması. Haz alma korkusu.
“Hayatı sevmeyi seçiyorum. Haz kanallarım ardına kadar açık.”

Kolit
Aşırı derecede katı ana babalar. Eziyet çekme ve yenilgi duygusu. Şefkate duyulan büyük ihtiyaç.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Mutluluğumu kendim yaratıyorum. Hayatta ‘kazanan’ olmayı seçiyorum.”

Koma
Korku. Bir şeyden veya birinden kaçmak.
“Seni sevgi ve güvenle kucaklıyoruz. İyileşmen için ortam yaratıyoruz. Sen sevgisin.”

Konjunktivit
Hayatta görülen şeylere öfke ve düş kırıklığı duymak.
“Sevginin gözleriyle görüyorum. Uyumlu bir çözüm yolu var ve bu yolu kabul ediyorum.”

Kramplar
Gerginlik. Korku. Sıkı sıkıya yapışmak.
“Zihnimi gevşetiyorum ve huzur dolu olmasına izin veriyorum.”

Kronik Hastalıklar
Değişimi reddetmek. Gelecekten korkmak. Güvende hissetmemek.
“Gelişmeye ve değişime hazırım. Şimdi güvenli yeni bir gelecek yaratıyorum.”

Kuduz
Kızgınlık. Çözüm yolunun şiddet olduğu inancı.
“İçimde ve çevremde barış hüküm sürüyor.”

Kulaklar
İşitme kapasitesini temsil ediyor.
“Sevgiyle dinliyorum.”

Kulak Ağrısı:
Kızgınlık. İşitmek istememek. Fazla kargaşa. Kavga eden ana baba.
“Çevremde uyum var. İyi ve hoş şeyler işitiyorum. Sevginin merkeziyim.”

Kulak Çınlaması:
Dinlemeyi reddetmek. İçimizdeki minik sese kulak vermemek. İnatçılık.
“Yüksek benime güveniyorum. İçimdeki sese sevgiyle kulak veriyorum. İçinde sevgi olmayan her şeyi bırakıyorum.”

Kurdeşen
Küçük, gizli korkular.
“Hayatımın her alanında barış var.”

Larenjit
Öfkeden konuşamamak. Otoriteye kızgınlık. Konuşmaktan korkmak.
“İstediklerimi rahatlıkla dile getiriyorum. Kendimi ifade edebiliyorum.”

Lenf Bezleri
Aile çatışmaları, kavgalar. Çocuk istenmediğini hissediyor.
“İstenen, hoş karşılanan ve çok sevilen bir çocuğum.”

Lösemi
İlham ve yaratıcılığın hunharca yok edilmesi. ‘Ne yararı var?
“Geçmişteki sınırlılığımı aşıp, şimdiki anın özgürlüğünü yaşıyorum. Kendim olmakla güvencedeyim.”

Menopoz Sorunları
Artık istenmemekten korkmak. Yaşlanma korkusu. Kendini kabullenmeme.
“Hayatın tüm dönemlerinde dengeli ve huzurluyum. Bedenimi sevgiyle kutsuyorum.”

Migren
Köşede sıkışıp kalma duygusu. Cinsel korkular. (Migreni geçirmek için en iyi yol mastürbasyondur.)
“Hayatın akışına kendimi bırakıyorum. Hayat benim hayatım.”

Mide Bulantısı
Korku. Bir fikri ya da deneyimi kabul edememe.
“Güvendeyim. Hayatın bana daima iyilikler getireceğine güveniyorum.”

Nasırlar
Katılaşmış kavram ve düşünceler. Somut korkular.
“Yeni düşünce ve yolları görmek ve denemek güvenli. İyiye açığım.”

Nefes
Hayatı içimizde hissetme yeteneği..
“Hayatı seviyorum.”

Nefes Kokması:
Kızgınlık ve intikam dolu düşünceler.
“Geçmişime sevgiyle sünger çekiyorum. Sadece sevgiyi dile getiriyorum.”

Nefes sorunları:
Hayatı dolu dolu yaşamaktan korkmak. Yaşamda yeri olmadığını hissetmek.
“Hayatı dolu dolu ve özgürce yaşamak en doğal hakkım. Sevilmeye layığım. Hayatı dopdolu yaşamayı seçiyorum.”

Nefrit
Hiç bir şeyi doğru yapamayan bir çocuk gibi hissetmek Düş kırıklığı, başarısızlık ve başarısızlığa gösterilen aşırı tepki.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Değerli ve yeterli bir insanım. “Hayatımda olması gereken şeyler oluyor. Yeniyi kolayca kabule diyorum.”

Narkolepsi
Her şeyden uzaklaşma isteği. Aşırı korku. Burada olmayı istememek.
“Kutsal bilgeliğin gücüne ve rehberliğine güveniyorum.”

Omurga
Hayatın esnek desteği.
“Hayat tarafından destekleniyorum.”

Omurga eğriliği:
Hayata güvenmemek. Onursuzluk. Cesaretsizlik. Desteksizliğin korkusu.
“Korkularımı yeniyorum. Sevgiyle dik duruyorum. Bu, benim hayatım.”

Omurilik Menenjiti
Aşırı aile uyumsuzluğu. Kızgınlık ve öfke dolu bir ortamda yaşamak. Aşırı içsel karmaşa. Destek yoksunluğu.
“Düşüncelerimde, bedenimde ve dünyamda barış yaratmayı seçiyorum. Güvenliyim ve seviliyorum.”

Ödem
Kimi yada neyi bırakamıyorsun?
“Geçmişi bırakıyorum ve özgürleşiyorum.”

Pamukçuk
“Dudaklardan dökülmesi engellenen çirkin, suçlayıcı sözcükler.
“Sevgi dolu dünyamda yalnızca sevinç dolu deneyimler yaratıyorum.”

Pankreas
Hayatın tadını simgeliyor.
“Hayattan tat alıyorum.”

Parmaklar
Hayatın detaylarını simgeliyor.
“Hayatın ayrıntılarıyla barış içindeyim.”

- Baş parmak:
Akıl ve endişeyi simgeliyor.
“Zihnim dingin.”

- İşaret Parmağı:
Ego ve korkuyu simgeliyor.
“Güvendeyim.”

- Orta Parmak:
Kızgınlık ve cinselliği simgeliyor.
“Cinselliğimle barış içindeyim.”

- Yüzük Parmağı:
Birlikte olma ve üzüntüyü simgeliyor.
“Sevecen ve huzurluyum.”

- Küçük Parmak:
Aile ve sahte bir görünüm verme çabasını simgeliyor.
“Hayat ailesinde olduğum gibi görünüyorum.”

Parkinson Hastalığı
Korku. Herkesi, her şeyi aşırı kontrol etme arzusu.
“Güvende olduğumu bilerek rahatım. Hayatım bana ait.”

Peptik Ülser
Yeterli olmama inancı. Başkalarını memnun etme kaygısı.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Kendimle barışığım.”

Prostat Sorunları
Zihinsel korkuların erkekliği zayıflatması. Vazgeçmek. Cinsel baskı ve suçluluk. Yaşlanma korkusu.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Gücümü kabul ediyorum. Ruhum daima genç”

Rahim
Yaratıcılığın evini simgeliyor.
“Bedenimle barışığım.”

Raşitizm
Duygusal beslenme eksikliği. Sevgi ve güven yoksunluğu.
“Güvenliyim. Evrenin ta kendisi olan sevgiyle besleniyorum.”

Romatizma
Kurban. Hep haksızlığa uğradığını hissetmek. ‘Hep benim başıma geliyor.’ Sevgi yoksunluğu.
“Deneyimlerimi ben yaratıyorum. Kendimi ve başkalarını sevip onayladıkça, gittikçe daha olumlu deneyimleri hayatımda yaratıyorum.”

Safra Taşı
Katı düşünceler. Lanetleme. Gurur.
“Geçmişi arkamda bırakmayı seçiyorum.”

Sağırlık
Reddediş. İnatçılık. Tecrit. ‘Neyi işitmek istemiyorsun?’ ‘Beni rahatsız etme’.
“Yüce sesi dinliyorum. İşittiğim her şey bana zevk veriyor. Her şeyle birim.”

Saman Nezlesi
Duygusal tıkanma. Zamanla yarış. Suçluluk.
“Hayatın BÜTÜNÜYLE BİR’İM. Her zaman hayata güven duyuyorum.”

Sarılık
İçsel ve dışsal önyargı. Dengesiz mantık.
“Kendim ve herkes için sevgi, anlayış ve şefkat duyuyorum.”

Selülit
Çocukluk anılarına takılı kalmak. Geçmişteki kötülükleri unutamamak. İlerlemekte zorlanmak. Kendi yolunu çizme korkusu.
“Herkesi affediyorum. Kendimi affediyorum. Tüm geçmiş acılarımı affediyorum. Özgürüm.”

Sırt Sorunları


–Üst:
Duygusal destek yoksunluğu. Sevilmediğini hissetmek. Sevgiyi göstermemek.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Yaşam beni destekliyor ve seviyor.”

- Orta:
Suçluluk. Sırta binen yükün altında ezilmek. “Sırtımdan in”.
“Geçmişimi bırakıyorum. Yüreğimdeki sevgiyle hayatta ileriye doğru yol almayı seçiyorum.”

- Aşağı:
Parasızlık korkusu. Ekonomik destekten yoksunluk.
“Hayatın kendisine güveniyorum. İhtiyacım olan şey daima karşılanıyor.”

Siğil
Küçük nefretler duyma. Çirkin olduğuna inanma.
“Tüm ifadesiyle hayatın sevgisi ve güzelliğiyim.”

Sinir Ağrısı (Nevralji)
Suçu cezalandırmak. İletişim konusunda şiddetli üzüntü.
“Kendimi affediyorum. Sevgiyle iletişim kuruyorum.”

Sinir Krizi
Ben merkezcilik. İletişim yollarını tıkamak.
“Yüreğimi açarak, açık ve sevecen iletişim kuruyorum.”

Sinirlilik
Korku, evham, mücadele, acelecilik. Hayata güvenmemek.
“Sonsuzluğun içinde yolculuk yaptığımı biliyorum. Her şeye zaman var. İçtenlikle iletişim kuruyorum.”

Sinüs Sorunları
Çok yakın bir insandan tedirgin olmak.
İçimde ve çevremde huzurlu ve uyumlu bir ortam var.”

Sivilce
Kendini kabul etmemek. Kendinden hoşnut olmamak.
“Hayatın kutsal bir ifadesiyim. Kendimi şu anda olduğum gibi seviyorum ve kabul ediyorum.”

Siyah Noktalar
Kirli ve sevgisiz hissetmek.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.”

Soğuk Algınlığı
Aynı anda birden çok şeyin birden olması. Zihinsel karışıklık. Küçük incinmeler. “Her kış üç kez soğuk algınlığına yakalanırım” türünden inançlar.
“Gevşemeye ve düşüncelerimin berraklaşmasına izin veriyorum. İçimde ve çevremde berraklık ve uyum var.”

Şişmanlık
Korunma isteği. Aşırı duyarlılık.
“Kutsal sevgiyle korunuyorum ve güven duyuyorum.”

Tansiyon
- Yüksek:

Uzun zamandır çözülemeyen duygusal sorun.
“Geçmişi huzurla bırakıyorum.”

-Düşük:
Çocukta sevgi yoksunluğu. Yenilgi. Niye uğraşayım ki? Nasılsa bir şey değişmeyecek.
“Hep sevinç dolu olan şu anda yaşamayı seçiyorum. Yaşamım bir sevinç kaynağı.”

Tetanoz
Kızgın, yiyip bitiren düşüncelerden kurtulma isteği.
“Yüreğimdeki sevginin tüm bedenimi ve duygularımı yıkamasına ve iyileştirmesine izin veriyorum.”

Tırnak Yemek
Çaresizlik ve düş kırıklığı. Kendini yemek. Anne babaya öfke duymak.
“Büyümeyi seçiyorum. Artık kendi hayatımı kolaylıkla ve zevkle idare ediyorum.”

Timus
Bağışıklık sisteminin temel guddesi. ‘Herkes bana zarar vermeye uğraşıyor. Hayat bana saldırıyor.’
“Sevecen düşüncelerim bağışıklık sistemimim güçlendiriyor. İç ve dış dünyamda güvenliyim. Sevgiyle iyileşiyorum.”

Tiroid
Aşağılanmak. ‘İstediğim hiç bir şeyi yapamıyorum. Bana sıra ne zaman gelecek?
“Eski sınırlılığımı aşıyorum ve kendimi özgürce, yaratıcılığımla ifade ediyorum.”

Tüberküloz
Bencillikle kendi kendini yok etmek. Hükmedici sabit düşünceler. Öç alma ihtiyacı.
“Kendimi sevdikçe ve onayladıkça, daha zevkli, huzurlu, barışçıl bir dünya yaratıyorum.”

Uçuk Ve Kabarcıklar
Kırgınlık. Duygusal korunma yoksunluğu.
“Hayatın akışında, her yeni deneyime kolaylıkla uyum sağlıyorum.”

Uykusuzluk
Korku. Hayat sürecine güvenmemek. Suçluluk.
“Günü ardımda bırakıyor, huzurlu bir uykuya dalıyorum. Yarın yeni bir gün ve çözümleriyle geliyor.”

Uyuşma
Başkalarını umursamamak. Sevgi vermemek. Zihinsel duyarsızlık.
“Duygularımı ve sevgimi paylaşıyorum. Herkesin sevgisine karşılık veriyorum.”

Uyuz
Başkalarının fazla etkisinde kalmak.
“Hayatın yaşayan, seven, haz dolu bir ifadesiyim. Benim, kendi kişiliğim var.”

Ülser
Korku. Yetersiz olduğuna dair duyulan güçlü inanç. Sizi ne yiyip bitiriyor?
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Barış ve huzur doluyum.”

Ürperme
Zihinsel kasılma. Geriye çekilme. Uzaklaşma arzusu. Beni yalnız bırak.
“Her zaman emniyetteyim ve güven içindeyim. Sevgi beni kuşatıyor ve koruyor.”

Varis
Bulunduğun durumdan nefret etmek. Cesareti yitirmek. Aşırı yük taşıdığını hissetme.
“Hayatı seviyorum ve özgürce hareket ediyorum.”

Vitiligo (Ciltte Beyaz Noktalar)
Ait olmama. Kendini her şeyin dışında hissetmek. Bir gruba dahil hissetmemek.
“Hayatın tam merkezindeyim. Herkese ve her şeyle sevgiyle bağlıyım.”

Yanma
Kızgınlık. Küplere binmek.
“Sevgi ve coşku doluyum.”

Yanıklar
Kızgınlık. Alev alev öfke.
“İçimde ve çevremde barış ve uyum yaratıyorum. İyi hissetmeyi hak ediyorum.”

Yaşlılık Sorunları
Toplumsal inançlar. Eski düşünceler. Kendim olma korkusu. Şimdiyi reddetmek.
“Her yaşta kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hayatın her anı mükemmel.”

Yatağı Islatma
Ebeveyn korkusu. Genellikle baba.
“Bu çocuğa sevgi, şefkat ve anlayışla bakıyorum.”

Yılancık
Başkalarının hayatına çok fazla karışmasına izin vermek. Kendini yeterince temiz ve iyi bulmamak.
“Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hiç kimsenin, hiç bir şeyin üzerimde gücü olmasına izin vermiyorum.”

Yirminci Yaş Dişi
Sağlam bir temel yaratmak için gereken zihinsel hazırlığı yapmamak.
“Bilincimi, hayatın genişletmesine açıyorum. Gelişmek ve değişmek için hazırım. Ve bol imkanım var.”

Yumurtalıklar
Yaratıcılık noktası.
“Yaratıcılığımı dengeliyorum.”

Yüz
Dünyaya gösterdiğimizi temsil ediyor.
“Kendimi olduğum gibi ifade ediyorum.”

Zatürree
Umutsuz. Hayattan bıkkınlık. Duygusal yaraların iyileşmesine izin verilmemesi.
“Yeni düşünceleri kabul ediyorum. Bu an, yeni bir an.”

Zona
Korku ve gerginlik. Aşırı duyarlılık.
“Dinginim ve huzurluyum. Çünkü hayatın akışına güveniyorum.”


Hayatımızdaki tüm deneyimler gibi, hastalıklarımızı da kendi düşünce kalıplarımızla yaratırız. Ulaştığımız her sonucun temelinde ve gelişiminde bir düşünce kalıbı yatar. Bu nedenle, bir hastalığı kalıcı bir biçimde ortadan kaldırabilmek için önce onu yaratan zihinsel nedeni çözüp halletmemiz gerekir. İşte, Yeni Çağ hareketinin dünya çapında tanınmış öncülerinden biri olan Louise L. Hay, bugün milyonlarca kişi için vazgeçilmez bir rehber haline gelen bu eserinde, tüm hastalıkları yaratan zihinsel nedenleri ve iyileşmemizi sağlayacak düşünce modellerini açıklıyor.