04 Aralık 2012

W. Arthur Ward 'Gerçek İyimser'

 

Gerçek iyimser, problemlerin farkındadır ama çözümleri de bilir. Zorlukları görür ama üstesinden gelineceklerine de inanır. Olumsuzlukları yakalar ama olumlulukları da vurgular. En kötüye açıktır ama en iyiyi de bekler. Şikayet etmek için nedeni vardır ama gülümsemeyi seçer.

Stockdale Paradoksu…

Başarımızı etkileyen en önemli faktörlerden birisi olayları ele alış şeklimizdir. Maalesef bir çok kişi karşılaştıkları olayları olması gerektiği gibi yani gerçekleri olduğu gibi kabul etmeyip aşırı iyimser bir tutum takınıyorlar. Olaylar istekleri ve hedefleri dışında da gerçekleşince de hem kendileri hem de çalıştıkları firmalar başarısız oluyor. Bu durum bir kaç kez tekrar ettiğinde ise kişi ve kurumda onarılmaz yaralar açıyor. Gerçek şu ki iyimserlik tek başına bizi hedefe götürmez.

Bu durum en güzel Jim COLLINS’in “İyi’den Mükemmel Şirkete” adlı kitabında “Stockdale Paradoksu” ile açıklanmış. Vietnam Savaşı döneminde 1965–1973 yılları arasında savaş esirleri kampında esir tutulan ABD`li subay Amiral Jim Stockdale`nin yaşadıkları bu paradoksa ilham kaynağı olmuştur. Amiral Stockdale esir kampında serbest bırakılıp bırakılmayacağını bilmiyordu. Ancak bu kamptan sağ çıkmak için sonsuz bir inancı vardı. Bu nedenle hiç bir insanın sonuna kadar direnemeyeceği akıl almaz işkencelere dayanacak kurallar geliştirdi ve işkencelere göğüs germeyi başardı. Esirlerin yaşadığı yerlerde oluşturulan tecrit alanlarında iletişim kurabilmek için duvarlara vurulduğunda çıkan tık tık sesleriyle esirlerin birbirleriyle haberleşmesini sağladı. Böylece esirlerin hayatta kalabilmeleri ve morallerini yüksek tutabilmeleri için yoğun çaba harcadı.

Yaşadıkları korkunçtu. Aynı zamanda bir belirsizlik vardı. Bu ortamda ve sonunun ne olacağını bilmeden nasıl mücadele edebilmişti.

Serbest bırakıldıktan sonra kendisi ile yapılan mülakatta “Asla inancımı kaybetmedim.” dedi. Kendisine “kamptan kimler sağ çıkamadı” diye sorulduğunda,

“İyimserler.Çünkü onlar şöyle diyordu. Noele kadar buradan kurtuluruz. Noel geçiyor ama bir şey değişmiyordu. Sonra paskalyaya kadar kurtuluruz diyorlardı. Paskalyada geçiyor ancak onlar hala oradaydı. Bu sefer başka bir günü bekliyorlardı. Sonra tekrar noel. Böylece ölüp gidiyorlardı”

Bu yazıdan iyimserliğin kötü bir şey olduğu anlaşılmasın. Aşırı ve çabasız iyimserlik kötüdür diyoruz. Bu durumu en güzel Amerikalı yazar William Arthur Ward’ın şu sözü güzel açıklıyor; “Gerçek iyimserlik, problemlerin farkındadır ama çözümleri de bilir. Zorlukları görür ama üstesinden gelineceklerine de inanır. Olumsuzlukları yakalar ama olumlulukları da vurgular. En kötüye açıktır ama en iyiyi de bekler. Şikayet etmek için nedeni vardır ama gülümsemeyi seçer.

Amiral Stockdale 2005 yılında, Ward ise 1994 yılında öldü. İkisi aynı dönemde yaşamışlar. Amiral Stockdale’mı Ward’ın bu sözünü biliyordu onu referans alıp bu zorlu mücadeleden başarılı çıktı yoksa Ward, Stockdale’in yaşadıklarından esinlenip mi bu sözü söyledi bilinmez… Dr. A.Barış HAZNEDROĞLU