20 Aralık 2012

Budala - Fyodor Dostoyevski

Dostoyevski, Budala'yı ithaf ettiği yeğeni Sonya'ya yazdığı bir mektupta romanın temel düşüncesini şöyle açıklar: "Niyetim bütünüyle iyi bir insanı anlatmak." Yazarın bu fikirle yarattığı kahramanı budala" Prens Mışkin, mirasını almak için İsviçre'deki bir akıl hastanesinden St. Petersburg'a döndüğünde kendisini bir ihanet, entrika ve cinayet üçgeninde bulur. Mışkin'in masumiyeti, dürüstlüğü ve alçak gönüllülüğü, dahil olmak istediği toplumun değerleriyle açık bir tezat oluşturur. O, dünya nimetlerinden ve hırslarından arınmış, peygamberimsi vasıflarıyla kusursuz bir iyilik timsali gibidir…

"Budala, Dostoyevski'nin kitapları arasında en derinden trajik hatta en acı verenidir ve aynı zamanda benzersiz bir aşk öyküsüdür…"
-Edward Hallett Carr-

"… Bu tutku kitabı, Dostoyevski'nin yazdığı ilk büyük aşk romanıdır…"
-Henri Troyat-

*

 Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846'da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski'den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849'da I. Nikola'nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya'dan döndükten sonra Petersburg'da Vremya dergisini çıkarmaya başladı, yazdığı romanlarla tekrar eski ününe kavuştu. En önemli eserlerinden Budala 1868-1869 yıllarında Russki Vestnik dergisinde tefrika edildi. Dostoyevski bu romanında insan ruhunun labirentini çılgınlık, tutku ve hastalık prizmasında kırılan görüntüsüyle sergilemiştir.

 - - - - - -

İyi yürekli akılsız bir aptal, kötü yürekli akıllı aptallar kadar mutsuzdur. Bilinen bir gerçek bu...

İnsanların basitliği, günlük yaşamlarının değişmeyen yalınlığında gizlidir. Bunlar basitliklerinin, sıradan oluşlarının çemberini kırmak için bazen bütün güçlerini kullanırlar, ama sonunda gene sıradan birer insan olarak kalmaktan öteye gidemezler.